12 Eylül 2010 günü halk oylaması yapılacak ya!
Hani iki seçenekten biri kullanılacak;
Ya neye olduğunu bilmeden “evet” denecek ya da yine ne olduğu bilinmeden “hayır” denecek ya!
12 Eylül 1980 darbesi gündeme lök devesi gibi oturtuldu.
Herkes her telden çalmaya başladı.
Basında, televizyonlarda, kahvehanelerde, sokakta kimin ne dediği belli olmayan bir kargaşa…
Hele hele 12 Eylül 1980 tarihinde çember çevirme, topaç döndürme çağında olan günümüz politikacılarından bazıları mangalda kül bırakmıyorlar.
Herkesin bilmesi gereken bir gerçek var;
12 Eylül darbesinin mağduru, şu ya da bu parti, şu ya da bu lider değildir.
12 Eylül darbesinin mağduru Türkiye’dir…
Bu gerçeği, 1980 yılında çember çevirip, topaç döndüren günümüz hızlı politikacıları bilemezler.
Ancak bu konularda en çok ahkam kesenler de ne yazık ki onlar.
Böyle bir davranış biçiminin adı; ipe sapa gelmezliktir.
Hem de ipe sapa gelmezliğin dik alasıdır.
xxx
Seçimlere katılarak ülke yönetimine soyunmak, büyük bir cesaret işidir.
Bu cesareti gösterenlerin tümünü kutlamak gerek ancak bu cesur insanlar, bir yerlere aday olmadan önce, ilkin psikiyatrların oluşturduğu bir kuruldan “akıl ve ruh sağlığı yerindedir” raporu aldıktan sonra, istediği yere aday olabilmelidir.
Bakınız, gündem yoğun.
Hem de çok çok yoğun…
Benim yüce meclisimin çatısı altında canhıraş çalışanlar, bu yoğun gündemle baş edemiyorlar.
Ve benim yüce meclisimin çatısı altındaki yüksek yöneticilerimin çoğu, kendi akıllarıyla, kendi mantıklarıyla, kendi vicdanlarıyla, kendi iradeleriyle değil, lider diye bildiklerinin kesin talimatlarıyla hareket ediyorlar.
Şimdi Allah için söyleyin bana;
Politikada bir yerlere aday olmak isteyenlerden “akıl ve ruh sağlığı yerindedir” diyen bir raporun istenmesi temennime hak veriyor musunuz, vermiyor musunuz?
Yüce bildiğimiz çatı altında, ipe sapa gelmez konuların, ipe sapa gelmeyecek bir biçimde tartışılmasından hala bıkmadınız mı?
Fikret’in, “beşerin böyle dalaletleri var / putunu kendi yapar kendi tapar” suçlamasından hala kurtulamayacak mıyız?...
Peki, bu zevzekliklerden ne zaman kurtulacağız?
xxx
Yarın 24 Temmuz, çalışan gazeteciler bayramı.
Tüm meslektaşlarımın bu bayramını kutlar, basın meslek ilkelerine sıkı sıkı sarılmalarını dilerim.
Yoksa gazetecilik de çalışan gazetecinin bayramı da kalmayacak…
|