12 Eylül günü bir “hayır – evet” oyunu oynayacağız ya!
Televizyon kanalları, niyetlerini ortaya koyanlarla dolup taşmaya başladı.
Ne uğruna?
Reyting uğruna…
Ağzı olana bir şeyler söyletilmeye çalışıyor.
Bazıları eveliyor, geveliyor, kırk dereden su getiriyor ama hayır ya da evet sözcüklerinden hangisini kullanacağını bir türlü söylemiyor.
Neden?
Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık da ondan.
Karşısındakine de tükürmeye yüreği yetmiyor.
Cennet ülkemde hiçbir problem kalmamış, “hayır – evet” oyunu oynayacağız.
Tüm liderler, tüm politikacılar bu konuya kitlenmiş.
Bırakın bizim cennet ülkede yaşayanları, Avrupa, Amerika, hatta hatta lokal olarak Amerika’da Pensilvanya bile bu oyuna kitlenmiş.
Hem de ne kitlenme…
“İmkan olsa mezardakileri bile kaldırarak evet oyu kullandırmak…”
Daha da ileri gidiyor Pensilvanya’daki hazret;
“Ben zannediyorum kalkarlar da…”
Vallahi bilemem, “ehli kubur” okyanus ötesinden, ta Pensilvanya’dan gelen bu ilahi sese kulak verir mi?
Peki bu hayhuy içinde biz nelerle “iştigal” eyliyoruz?
“Hayır – Evet” oyunuyla…
Irak’ta, askerimizin kafasına çuval geçirme hadisesinden esinlenerek, kendi generallerimizin başına kendi ellerimizle çuval geçirme çabalarıyla…
Kamuoyu araştırma kurumlarının, “hayır mı çok çıkacak, evet mi?” çalışmalarıyla.
Nikah ve nişan törenlerine katılıp, hayır – evet propagandaları yapmakla.
Evet diyeceklerin, hayır diyeceklere, hayır diyeceklerin, evet diyeceklere düşmanca bakmalarıyla.
Peki daha nelerle?
Vallahi bu tür ciddi(!) konuları burada sıralamaya kalksak biz usanmayız da siz hem usanırsınız hem de okunma reytingimiz düşer diye düşündüğümüzden, bu kadarcık örnekle yetinsek yerinde olur sanırız.
Yazmak için malzeme mi tükenmiş?
Malzeme çok da, baktığını göremeyen bir toplumun, köşe yazılarına ne ölçüde merakı olabilir?
Zaten görmeye, okumaya, bilmeye ne gerek var.
Okyanus ötesinden, Pensilvanya’lardan yönetilmeye çalışıyoruz işte.
Yetmez mi?
|