Mart 2009’da yapılacak yerel seçimlerle ilgili olarak seçmen listeleri askıya çıktı da öğrenmiş olduk, bir anda seçmen sayımız altı milyon kişi kadar artmış.
Bu artış tüm ülkeyi bir anlamda şoka soktu.
Çünkü kimse bu oranda artışı doğrusunu söylemek gerekiyorsa beklemiyordu.
Ama yavaş yavaş konu aydınlanmaya başladı.
Çıkan haberlere bakılırsa bu iş o kadar karışık ki, kimse nasıl çözülebileceğini bilemiyor.
Kabası bitmiş inşaatta iki yüz civarında seçmen mi istersiniz.
Bir dairede elli, altmış aile mi?
Yoksa yıllar öncesinde ölmüş insanların hala seçmen olarak görülmesini mi?
Ne isterseniz var.
Olayın aslında iki yönü bulunmaktadır. Birincisi Türkiye İstatistik Kurumu’nun başlattığı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi henüz gerekli düzeltmeler ve denemeler yapılmadan uygulamaya sokulmuştur.
Bu tür sistemlerin bir süre denendikten sonra uygulanması hataları en azından azaltacaktır ki...
Sorunun bir kısmı buradan kaynaklanmaktadır.
Aslında konunun diğer yönü daha bir ilginçtir.
Ülkemizin devlet yapısı kuvvetler ayrılığı sistemine göre belirlenmiştir.
Bunlar da: Yasama, yürütme ve yargıdır.
Kuvvetler ayrılmıştır ki, her bir kuvvet kendi alanında bağımsız olsun, bir diğerinin etki alanına girmesin.
Kuvvetler ayrılığı devletin olmazsa olmaz koşuludur.
Aksi halde…
Tüm kuvvetler, silahlı gücü ve yönetme erkini elinde tutan yürütmenin eline geçer ki, bu durumda bağımsız bir yargıdan ve yasamadan söz edilmesi mümkün olamaz.
Bu nedenle…
Anayasada, seçimle ilgili tüm görevler, tarafsızlık ve adaleti sağlamak amacıyla yargıya, yani Yüksek Seçim Kurulu’na verilmiştir
Uzun zamandır da seçimle ilgili iş ve işlemler YSK tarafından yürütülmektedir.
Ancak 13 Mart 2008 tarihinde 5749 sayılı kanunda bir değişiklik yapılıyor değişiklikle mad- deye : “Seçmen kütüklerinde Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi listeleri esas alınır “ cümlesi ekleniyor
Böylece bir oldubittiye getirilerek, yargıya verilen seçmen listeleri hazırlama görevi, yürütmenin bir organı olan TUİK’ e devrediliyor.
Ve ne yazık ki 13 Mart’ ta yapılan bu düzenlemenin hiç kimse farkında bile olmuyor.
Seçimle ilgili tüm görevlerin yargıya verilmesinin ana nedeni, tarafsız ve adil seçim yapılmasıdır.
Hükümet bu değişikliği yaparak bir taşla iki kuş vurmuştur
Birincisi basit bir yasal düzenlemeyle seçmen kütükleri hazırlama yetkisi YSK’ dan yani yargının elinden alınmış ve yürütmenin denetimine geçmiştir.
İkincisi de yargı denetiminden kaçırılan seçmen listelerini iktidarın istediği gibi hazırlamasına fırsat vermiştir.
O halde, adil ve tarafsız bir seçim için, seçmen listeleri yargı denetiminde yeniden yazılmalı, Anayasaya aykırılık taşıyan bu hukuk dışı değişiklik bir an önce iptal edilmelidir.
|