Seçilmiş 550 kişinin yüce mecliste anlaşıp, uyum içinde çözemediği anayasa değişikliği için halka gidildi.
Halk, 12 Eylül günü sandık başındaydı.
Sonuç, iktidarın istediği ama beklemediği ölçüde çıktı.
Evet diyenlerin oranı %58, hayır diyenlerin oranı %42 olarak belirlendi.
Evet diyenlerin çoğu neye evet dediklerini bilmiyorlardı.
Hayır diyenlerin çoğu da neye hayır dediklerini…
Evet diyenler niçin evet, hayır diyenler niçin hayır dediklerini de bilmiyorlardı.
Çünkü; bir genel seçim havasına dönüştürülen halkoylaması öncesi, liderler birbirlerine sataşmaktan, birbirlerini eleştirmekten, değişecek olan anayasa maddelerini anlatmaya zaman bulamamışlardı.
Varsa yoksa sataşma vardı.
Varsa yoksa laf yarışı vardı…
Benim garip halkımın ne anayasa değişikliğinden ne HSYK’nin ve Anayasa Mahkemesinin üye sayılarının arttırılmasından, dolayısıyla yapılarının değişeceğinden haberi bile yoktu.
Evet diyenlerin ölçüsü R.Tayyip Erdoğan, hayır diyenlerin ölçüsü de Kemal Kılıçdaroğlu idi.
Neyse ki sonuç alındı da herkes rahata kavuştu.
Kavuştu mu?
İşte orası muamma…
Bana kalırsa simit – çay ikilisiyle beslenenlerin durumunda bir değişiklik olmayacak.
Havyar yiyen üstüne bir de lagos götürecek.
Benim cevval halkımın böyle ufak işlerle uğraşacak zamanı yoktu.
Çünkü cep telefonuyla konuşmaktan, internette sörf yapmaktan böyle basit işlere zaman bulamıyorlardı.
Peki, yarın ne olacak?
Anayasa Mahkemesi’nin engellediği ve buzdolabına kaldırılan mayınlı arazilerin satışı yeniden ısıtılıp ihale işlemlerine başlanacak.
Güneydoğu’nun sınır illerinde yaşayanlar, işin ciddiyetinin farkında mı değil mi bilemiyorum ama yeni bir işgal faaliyeti ile karşı karşıya kalacaklar.
Bu saatten sonra her gün tarihi bir milat yaşanacak.
Başkanlık sistemi gündeme hecin devesi gibi oturacak. (Oturdu bile…)
İktidar partisi ile BDP’nin kayıkçı kavgası biraz daha sürecek.
Ve bu kayıkçı kavgasının adı da, yeni yazılacak anayasada demokrasi olarak geçecek.
Yarın, yılan hikayesine dönen şu meşhur hafif raylı sisteme değineceğiz.
İsterseniz bu konuyu, hala hizmete giremeyen hafif raylı sistemin vagonlarının birinde tartışabiliriz.
Yarın ola, hayrola…
|