Olay daha yeni ama böyle giderse gündemde uzunca bir süre kalacak.
Nedir olay?
Anlatalım;
Yılların gazetecisi, Hürriyet Gazetesi’nin Başyazarı Oktay Ekşi, bir yazısında kullandığı ve pek de hoş olmayan, filtreden geçirmeden yazdığı bir sözcük için önce özür diledi.
Ardından da istifa ederek mesleğine son noktayı koydu.
Ekşi bu istifayla onurlu bir davranış sergiledi.
Yaygın basında, köşesinde kullandığı incitici sözcükten dolayı özür dilemesi gereken o kadar kalemşor var ki…
Bir özür dilemeyi bile beceremeyen bu kalemşorların, istifa etmek akıllarının köşesinden bile geçmezken, Oktay Ekşi’nin istifası başlarına kaya parçası gibi düştü.
Onlara göre zaten Oktay Ekşi istifa etmedi.
İstifa ettirildi…
İstifa etti ya da ettirildi pek önemli değil.
Ortada bir istifa var.
Ve Oktay Ekşi’nin Hürriyet Gazetesi’nde artık bir köşesi yok.
Şimdi de köşelerinde Emin Çölaşan’ı, Bekir Coşkun’u örnek vererek, Oktay Ekşi’nin hangi gazetede yazmaya başlayacağı tahminleri yapmaya başladılar.
Oktay Ekşi, yıllarını bu mesleğe vermiş usta bir gazeteci.
Usta olmak, hata yapmayı engellemiyor demek ki.
Yaşamı boyunca hata yapmamış bir kişiye rastlamak mümkün mü?
Ekşi de hatasını anladı hem özür diledi hem de gazeteciliğin evrensel kurallarına uyarak istifa etti veya ettirildi.
Ancak onun rahle – i tedrisinden geçtikten sonra başka başka gazetelerde ahkam kesenlerin, ustaları için yazdıklarını okudukça ürperiyorum.
Yalakalıkla vefasızlığın birbirine karıştığı günümüzde, gidenin ardından konuşmak, yazmak usuldenmiş gibi.
Hem de mesleğin onurunu ve kutsallığını düşünmeye bile gerek duymadan…
Bu arada onun mesleği bu biçimde noktalamasına üzülen ve onu yüreklendiren yazılar da yok değil.
Başbakanın konu ile ilgili ilk tepkisi de ilginç geldi bana;
“Ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten…”
Evet, gereği yapılmıştır.
Yasal yollardan hak aramanın yanı sıra, Oktay Ekşi’ye “artık yazmama” cezası biçilmiştir.
Yılların deneyimli bir gazetecisinin sonunun böyle olması hüzün vericidir.
|