Güzel Türkçemizde yerleşik bir özdeyiş vardır;
“Körler sağırlar, birbirini ağırlar…”
Ne güzel bir söylem.
Hele de günümüzü ne güzel yansıtan bir özdeyiş.
Ötekileştirilenlere boş veren, berikilerle bol miktarda plaket “teatisi” içinde yüzen anlamlı(!) bir sistem…
Salt plaket teatisi mi?
Her türlü teatinin ayyuka çıktığı günümüzde, bir özelliğimiz daha açığa çıktı;
Pişkinlik.
Örneğin ben, söylediğim her yalanı, yaptığım her yanlışı, içinde bulunduğum her olumsuzluğu, karşımdaki yapıyormuşçasına anlatmaya çalışırsam, bunun adına pişkinlik denir.
Herkesin gördüğü, bildiği ama görmezden, bilmezden geldiği bu pişkin davranışıma kimsenin ses çıkarmaması, beni daha da pişkinleştirmez mi?
Bırakın pişkinleştirmeyi, daha pervasızlaştırmaz mı?
Nereden aklıma geldiyse birkaç gündür bu “körler sağırlar, birbirini ağırlar” özdeyişi, dudaklarımdan türkü gibi sıkça dökülür oldu.
Bu körler sağırlar anlayışı bir an önce bitse diyorum.
Olmuyor…
Çeşitli görüntülerle, zenginleşen enstrümanlarla, “al gülüm ver gülüm” politikalarıyla, dönem daha da uzayacak gibi görünüyor.
Nereye ve ne zamana kadar?
“Kral çıplak” diye bağıranlar çoğalıncaya ve onların sesleri duyuluncaya kadar.
Aklı başında insanların sayısı artıncaya kadar.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” cıvıklığından kurtuluncaya kadar.
Ülke çıkarları kişisel çıkarlardan önde tutuluncaya kadar.
Bireylerin, “ben nerede hata yaptım?” diye kendilerini sorgulamaya başlayacağı güne kadar…
Eeee, daha uzatayım mı?
Yok, uzatmayayım.
Arif olan anlar.
Arife tarif gerekir mi?...
|