Sözüm ona ülkemizde bir demokratikleşmedir gidiyor. Gidiyor da bu demokratikleşmeden her nedense yararlananlar sadece ve sadece etnik ayrımcılığı körükleyenler oluyor, başka birileri değil.
Ne öğrenciler…
Ne köylüler…
Nede memurlar için görünürde herhangi bir demokratikleşme görünmemektedir.
Hem zaten demiyor muyuz, emperyalizm amaçlarına ulaşmak için demokrasi, İnsan hakları ve özgürlük gibi kavramları kullanır.
Geçtiğimiz günlerde ülkemizden bazı siyasi parti temsilcilerinin de katıldığı İKDP kongresinde Barzani özellikle neye vurgu yapmıştı.
Özellikle iki konuya...
Bunlardan birincisi Self determinasyon, diğeri de birleşik Kürdistan’dı.
Peki, birleşik Kürdistan tanımı ne tür bir anlam taşıyor, özellikle ülkemizden gidip o konuşmaları alkışlayanlar biliyorlar mı?
Bu birleşik Kürdistan düşüncesine göre bölgede dört ülkeye ayrılmış olan Kürtlerin birleştirilmesi hedeflenmektedir.
Yani İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den alınacak parçalarla oluşturulacak bir Kürdistan söz konusu olacaktır.
Ve bu bölge Ortadoğu’nun en önemli petrol ve doğalgaz bölgesini oluşturmaktadır.
Aslına bakarsanız her olayın bir ekonomik nedeni mutlaka vardır. Yoksa sadece demokrasi, insan hakları senaryolarını İzlemek ülkeleri hiç ummadıkları yere çok kolaylıkla götürebilir.
Şimdi buradan hareketle olaylara biraz farklı gözle bakalım.
Irak’ta Saddam Hüseyin neden devrildi biliyor muyuz?
Hiç kimse bu soruyu yanıtlarken diktatör, insan hakları, özgürlük falan gibi mavallar okumasın…
Aslında bu soruyu İsrail’in bölgede neden kurulduğuna kadar bile götürmek de mümkündür.
Sahi İsrail neden kuruldu?
Görünürdeki gerekçeleri her ne olursa olsun, gerçekte kurulma nedeni sadece ve sadece ABD adına bölgedeki petrole bekçilik yapmaktır. Yoksa başka bir şey değil.
Aynı soruyu tekrar Irak için sorduğumuzda da inanın çok gerçekçi, doğru sonuçlara ulaşılamayacaktır.
Irak’ta Saddam Hüseyin İktidara geldikten sonra Irak’ta bulunan tüm petrol şirketlerini millileştirdi.
Yani daha açık bir deyişle emperyalizmin petrol tekellerini ülkeden kovdu.
Tam 36 yıl emperyalizmin petrol tekelleri o ülkeye giremedi.
Sonrasını hepiniz biliyorsunuz. Saddam Hüseyin çok “demokratik” bir şekilde yönetimden uzaklaştırıldı.
Sonra ABD işgaliyle iş başına oturtulan emperyalizmin kukla yöneticileri o petrol tekellerini tekrar ülkeye davet etti.
Bunu şimdi sunun için hatırlatıyorum
Son yıllarda sıklıkla gündeme getirilen demokratik özerklik, iki dillilik falan gibi sözde “Demokrasi “adına yapılan tüm tartışmalar…
Tamamen ABD’nin bölgedeki hâkimiyetini sağlamaya yönelik adımlardır.
Bu tartışmaların sonucunda toplumlar ayrışacak iç savaş çıkarılacak ve daha önce hedeflendiği gibi dört ülkeden koparılacak parçalarla Ortadoğu’nun tam ortasına, petrol denizinin tam üzerine ABD kuklası birleşik bir Kürdistan ya da bir başka deyişle ikinci İsrail yerleştirilecektir.
Peki ya demokrasi, insan hakları, özgürlük onlar ne olacak…?
Dedim ya, onlar sadece işin kılıfı, başka bir şey değil.
|