Ukrayna’lı Aleksandra, yüzyıllar önce Hürrem adını alarak Osmanlı sarayına girdi, padişaha veliahtlar doğurdu, saraya egemen oldu, bugün biz konuyla ilgili bir diziden yola çıkarak kıyametleri koparıyoruz.
Ne yapalım?
Bazı konuların, sevgili halkım tarafından bilinmesini istemediğimizden olsa gerek, gündem değiştirmekte mahiriz.
Baksanıza, 8 aydan bu yana madende kalan iki madencinin cesedi 8 ay sonra çıkarılabildi, kimsede tık yok.
Oysa dünyanın öteki ucunda göçük altında kalan madenciler birkaç günde çıkarılınca, bizim bir bakanımız, “bizde olsa bir haftada çıkarırdık” diye demeçler patlattı ama bizim 2 madenci o sırada hala madendeydi ve yerleri bile tespit edilememişti.
Şimdilerde biz neyle uğraşıyoruz?
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) için, Türk’e benzemeyen ajan arayışındayız.
Neymiş efendim?
MİT yeniden yapılanıyormuş…
Türk’e benzemeyen, fizik olarak yabancı görünümlü ajanlar istihdam ederek yeniden yapılandırılmaya çalışılan bir istihbarat örgütü.
Sağır sultan bile duydu, biz duymayalım mı?
Yalnız bu yeniden yapılanma konusunda güzel bir taraf da var; eş, dost, akrabalardan oluşan torpilli ajanların MİT’ten uzaklaştırılması.
Yaklaşık 4 ay sonra genel seçimler var ya!
Cumhurbaşkanı 81 ilin valilerine yemek verdi, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz de hemen İç İşleri Bakanının yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi; ve “valileri seçime hazırlama toplantısı mıydı?” diye sordu.
Başbakan valileri topladı ve onlara yaptığı konuşmada, valilere görevlerini anımsattı.
Başbakanın, iç politikayı seçimlere doğru şekillendirmek diye bir amacı yoktu tabi ki…
Seçimler arifesinde hangi devlet adamı böyle bir şeye tenezzül eder?
Ve devletin valileri, devletin başbakanını kuzu kuzu dinleyip görev yerlerine geri döndüler.
Allah için biri çıkıp da rapor sunmadı.
Biri çıkıp da “ben devletin valisiyim, görevlerimin de idraki içindeyim” demedi ya da diyemedi.
Yargıda sıkıntıymış, Deniz Feneri davasında Alamanlar bize gülüyormuş, terörmüş, İmralı dayatmasıymış, yolsuzlukmuş, yoksullukmuş, işsizlikmiş tümü buzdolabına kaldırıldı.
Neden?
E, hala anlayamadınız mı kardeşim?
Genel seçimlere gideceğiz dedik ya, işte ondan…
xxx
Hele bir konu var ki ne desek boş;
Öcalan aleyhine slogan atanlar olaysız dağılırken, YÖK’ karşı, bazı politikacılara karşı slogan atan öğrenciler, basınçlı suyla, biber gazıyla, copla, tartaklamalarla püskürtülüyor.
Alkışlamalardan hoşlananlar, protestolardan hoşlanmıyorlar.
Oysa alkışlamak ne kadar demokratik bir haksa, protesto etmek de aynı eşitlikte bir demokratik hak değil mi?
Anlamak istemiyoruz bir türlü.
Bir gün anlarız inşallah…
|