Genel seçimler yaklaşıyor.
Gazetelerde, televizyonlarda, dost toplantılarında çeşitli tahminler şimdiden yapılmaya başlandı.
Filan parti şu kadar milletvekili çıkarır, falan parti şu kadar çıkarır, filanca parti barajı bile aşamaz gibi söylemlere herkesin tanık olduğuna inanıyorum.
Bu tür tahminleri genelde alanların ve sandığın gücünden haberi olmayanlar ve seçmeni etkilemek isteyen parti yöneticileri yapar.
Çünkü seçmenin adına konuşmanın doğru olmadığını bilmezler.
Çünkü bu tür tartışmaları yapanlar, doğmadık çocuğa don biçmeyi seven kişilerdir.
Oysa seçimlere 12 saat kala yaşanacak bir olay, söylenecek bir yanlış söz seçimin rengini değiştirebilir.
Geçmişte yaşanmış birçok seçimlerde olduğu gibi…
Bir örnek vereyim;
Anavatan Partisi gümbür gümbürken, rahmetli Özal’ın Çankaya’ya çıkması ve ardından yapılan 1987 genel ve 1989 yerel seçimlerinde ANAP’ın sonunun geldiği gün gibi ortaya çıkmıştı.
Günümüzde ise ANAP diye bir parti politika tarihinin çöplüğüne atılmış görünmüyor mu?
Politikanın tarihini incelemeyen politikacılar, bir günün beyliği beylik anlayışından öte gidemezler.
Hele lider sultasıyla yani tek adam tarafından yönetilen siyasal partiler ve partililerin, politikanın geçmişini iyi okumaları gerekir diye düşünmek, her seçmenin hakkı ve görevidir.
Günümüzde iktidarda AKP var.
CHP ana muhalefet partisi.
MHP seçim barajını aşacak partilerden.
Diğer partiler için bir şey söylemeye gerek yok.
Şimdi her partiden aklı evveller, seçim çalışmaları yapmak yerine, oturup, kaç milletvekili çıkaracaklarının hesabını yapmaya başlarlarsa, bunu adına seçmeni hiçe saymak denmez mi?
Seçmeni hiçe saymanın da bedeli ağır olmaz mı?
“bizim parti şu kadar milletvekili çıkarır, siler süpürürüz” söylemlerinin, seçmeni etkilemekten öte gitmediğini bilmemek aymazlık değil midir?
Oyu için 5 yılda bir anımsanan seçmene gelince, kullanacağı oyun, onuru, namusu ve geleceği olduğunu anlayamamışsa, kişisel çıkarlarını ön planda tutuyorsa, Allah o seçmenin de layığını verecektir…
|