Hadım etmek.
Enemek.
İğdiş etmek.
Bu sözcükler, canlı bir erkeğin erkeklik gücünü, çeşitli yöntemlerle elinden alma anlamına gelir.
Bilmem ne hormonlarını azaltmak ya da yok etmek falan, işi sulandırma girişimleri.
Nereden çıktı bu laflar?
AKP milletvekili bir bayan, cinsel tacizde veya tecavüzde bulunan erkeklerin hadım edilmesi konusunda bir yasa önergesi hazırlayıp meclise sunmuş.
Biz de yüce çatı altında bizi iyi yönetmek için çırpındıklarını sanıyorduk.
Bakın, “yüce çatı altı” diye adlandırdığımız mecliste nelerle uğraşıyorlar…
Toplumun her konuda eğitim düzeyinin yükseltilmesi ile ilgili bir yasa önergesi verip, her konuda eğitimin tartışmaya açılmasını istese amenna.
Ne istiyor?
Cinsel tacizde bulunan, tecavüz olayına karışan erkeklerin, hadım edilerek, erkeklik güçlerinin yok edilmesini istiyor.
Yani kesin çözüm olarak bu işi görüyor.
Ve bu konuda başlatılan tartışmalar, çok gerekliymiş gibi gündeme oturtuluyor.
Tam bu sırada Konya Selçuk Üniversitesinden akademik bir ses yükseliyor;
Bir ilahiyat profesörü, “dekolte giyen, tecavüze kapı aralamış olur” diye engin(!)fikrini beyan ediyor.
Buyurun, bu da bir bilim adamının görüşü…
Toplumdan, “ne oluyor? Bunlar ne demek? Bu anlayışla ülke yönetilebilir mi? Bu kafayla öğrenci yetiştirilebilir mi” diye soran sorgulayan kimse çıkmıyor.
İşte bunun adı sindirilmişliktir, korkudur, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılıktır.
Bilim adamları, askerler, gazeteciler gözaltılara alınırken, tutuklanırken, “yüce çatı” altında verilen yasa önergesine bakın.
Bilim yuvası olarak bilinen bir üniversitemizde bir profesörün söylediği sözlere bakın.
Yoksa herkes hadım olmuş da haberimiz mi yok?...
Bu arada başbakan, atamaları yapılan yeni kaymakamlara “hemen evlenin” önerisinde bulunuyor ama nedenini söylemiyor.
Kafalar karışık vesselam…
Bu karışık kafalarla genel seçimlere doğru koşturuyoruz.
|