Birbirlerine nezaket ziyaretlerinde bulunan partilerin il yöneticileri, seçim öncesi demeçlerini de patlatmaya başladılar.
Bir partiden, “zirvedeyiz” sesi gelirken başka bir parti, “Allah’ın izniyle 10 milletvekili bizim” diyor.
Tabi bu tür söylemler parti tabanını motive etmek içindir.
Saçlar ağ mı kara mı sandıklar açıldıktan sonra belli olacaktır.
Bu arada giydirilmiş seçim araçları da dolaşıma çıktı ama bunlar daha ısınma hareketleridir.
Deprem kuşağında bir ülke olmamıza karşın, dünyanın bazı ülkelerinde yaşanan depremlere salt üzülmekle yetiniyoruz.
Allah korusun, bizde büyük bir deprem yaşansa, kimin ne yapacağı belli değil.
Hem de 17 ağustos yıkımını bildiğimiz halde…
XXX
Ortadoğu kaynıyor.
Ortadoğu’nun neresi olduğu pek belli olmasa da egemen güçler neresi derse, Ortadoğu orasıdır.
Yani Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizenler bilir bu işi ancak.
Çünkü “Ortadoğu’nun haritası yeniden çiziliyor…”
Kimler çiziyor?
Amerika’nın bir dönem önceki Dış İşleri Bakanı’nın söylediklerini anımsarsak, kimlerin çizdiğini daha açık seçik görebiliriz.
Kuzey Afrika ülkesi Libya’daki kargaşa sürüyor.
Ajansların geçtiği haberlere göre yollar cesetlerle doluymuş.
42 yıllık bedevi diktatör Kaddafi, dünyaya seslendiği konuşmasında Amerika’ya meydan okudu.
1985 yılı mıydı, 1986 mıydı yine bir meydan okuma girişiminde bulundu, Reagen yönetimindeki Amerika, Sirte Körfezi’ni hallaç pamuğu gibi atmıştı ve Kaddafi susturulmuştu.
Bu kez daha farklı çıkışlar yapıyor.
“Libya’dan çıkmayacağım” diyor.
“Gerekirse burada şehit olacağım” diyor.
Direnişçiler için, “hapçı” diyor, “emperyalistlerin uşakları” diyor ve “idam edilmelidirler” diye de tavrını belirliyor.
Kaddafi giderse Libya’ya demokrasi gelir mi?
İşte o biraz kuşkulu.
Petrolden başka geliri olmayan ve her yanı çöl olan Libya’daki başkaldırının demokrasi için olduğunu sanmıyorum.
Üstelik bu tür kargaşaların çeşitli ülkelere de sıçrayarak uzunca bir süre devam edeceği belli.
Ta ki dünya ağalarınca “yeter” deninceye kadar.
|