1969 yılından bu yana politikadan kopmadı.
Kopmadığı politikada birçok badireler atlatmasına karşın, düşüncelerinden ödün vermedi.
“Milli Görüş” söyleminden vazgeçmedi.
Hep dik durmaya çalıştı.
Politikadaki etkinliğini kimse yadsımadı.
İnat ve azimle sürdürdüğü politikasını başbakanlık koltuğuna kadar taşıdı.
Başbakanken, Milli Güvenlik Kurulunda tartışılan, radikal dinci faaliyetlere ilişkin rapor sonrası “imzaladı – imzalamadı” konusu gündeme getirildi.
Ve Erbakan başbakanlıktan istifa etti – rildi…
Yılmadı.
Siyasi yasaklara uydu ama aldırmadı.
Kurduğu partilerin ardında hep o vardı.
Geçtiğimiz gün, 28 marta bir kala yani 27 mart günü yaşamını yitirdi.
Ölünceye kadar politikasında sapma görülmedi.
Her zaman ulusalcı bir duruş sergiledi.
Bugünden başlayarak hakkında çok yazılar yazılacaktır.
Dün aleyhinde yazılar döktürenler bugün övücü yazılar yazarak yad edecekler onu.
Kabul edelim ya da etmeyelim, benimseyelim ya da benimsemeyelim, dünyaya onun penceresinden bakalım ya da bakmayalım, Türkiye’nin politika tarihinde düşüncelerinden ödün vermeyen bir Erbakan gerçeği vardır.
Bu durumundan sonra partisi ne olur?
Onu da çok geçmeden önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Aynı düşünceleri paylaşan partilerin ittifak yapmamaları AKP’nin işine gelecek, ekmeğine oy sürecektir.
Aksi takdirde Necmettin Erbakan’ın ölümü bile kendisinin yetiştirdiği eski öğrencilerine yarayacaktır.
Bunu Anadolu’dan biz görüyoruz da Ankara bu işin böyle olacağını bilmiyor mu?
Allah rahmet etsin…
|