Yüksek Seçim Kurulu genel seçim tarihini belirleyip, milletvekili adayı olacak kamu çalışanları için görevden ayrılma gereğini açıkladıktan sonra, istifalar ardı ardına gelmeye başladı.
Halkı yönetme sanatı olarak bildiğimiz politikacılık için ne kadar hevesliler varmış.
Kimi parasına güvenerek aday adayı oluyor, kimi çevresine güvenerek, kimi de Ankara’ya güvenerek ya da Ankara’dan söz alarak…
Bunların içinde en şanlıları, Ankara’dan söz alanlardır diye düşünüyorum.
Çünkü tüm partilerimizde lider sultası var.
Lider ne derse o olur.
Yasa gereği 3 bakan istifa etti.
İç İşleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Ulaştırma Bakanı.
Bu bakanların yerine, seçimlere kadar bağımsız birilerinin atanması geleneği vardı.
Bununla ilgili bir yasa var mı yok mu bilmiyorum ama şimdiye dek hep bağımsız birileri vekaleten atanırdı.
Bu sefer, istifa eden bakanların müsteşarları atandılar.
Ne kadar bağımsız olabilirler?
Onu da Allah bilir…
Genel seçimlere 3 ay gibi kısa bir zaman kala, Ankara yine toz duman içinde.
Belaltı vuruşlarla bir dezenformasyon yaşanıyor.
CHP eski genel başkanı Baykal için yeni bir taciz senaryosu gündeme oturtulmak istenerek, bu yolla yeni genel başkan Kılıçtaroğlu da senaryonun içine çekilmek isteniyor.
Neyse ki devlet adamlığı konusunda bir eksiği olmayan ne Baykal, ne de dürüstlüğüne herkesin inandığı Kılıçtaroğlu bu oyuna gelmediler.
Bırakın oyuna gelmeyi, oyunu bozdular.
Konu biter mi?
Yok, biteceğini sanmıyorum.
Seçim meydanlarında bile bu konuyu işleyecek yığınla politikacı var çünkü.
Bize öyle belletildiği için kutsal bildiğimiz, politikanın bu kadar pespaye duruma düşmesi bile, bazılarının aday adayı olmalarında hiçbir etki yapmadı.
Genel seçimlere katılacak 27 partiden, belki de on binlerce kişi aday adayı olacak.
Bu arada partilerin kasası paralarla dolacak ama meclise 550 kişi girecek.
O da her partinin genel başkanının icazetiyle…
Hani lider sultası var dedik ya.
Önümüzde renkli geçecek bir seçim öncesi dönemi var.
Renkler yavaş yavaş da oluşuyor.
Bunu da aday adayı bereketinden anlıyoruz.
|