Her başlangıcın bir bitimi vardır.
Canlılar için ölüm son noktadır.
Doğumla ölüm arasında geçen zaman önemlidir.
İnsan, yaşadığı süre içinde eserleriyle, konuşmalarıyla, yaptıklarıyla değerlendirilir ve anılırlar.
İnsanların bir bölümü, yaşadıklarının kendileri bile farkında olamadan ölüp giderler.
Bu tür insanların ölümlerini kimse duymaz.
Duysa bile bir fatiha okuyup geçiverir.
Bazı insanlar vardır ki insanlık için çalışmak hobileri olmuştur.
Örneğin Edison, ampulü icat etmiştir.
Anştayn atomu bulmuştur.
Türk doktoru Behçet, günümüzde adı ile anılan Behçet hastalığını tespit ederek tıp literatürüne geçmesini sağlamıştır.
Binlerce insanın çalıştığı bir proje sonucu, Gagarin uzaya giden ilk astronot olmuştur.
Dünyadaki kurtuluş savaşları mücadelesinde Mustafa Kemal, hem ulusunu kurtarmış hem de çeşitli sömürge ülkelerine örnek olmuştur.
Hitler, Mussolini, Pnoşet, Saddam, Mübarek, Kaddafi ve daha aklıma gelmeyen, ülkelerinde lider olduğunu sanan birçok diktatör, sonunu bildikleri noktaya yıllarca adım adım yürümüşlerdir.
Sonuç; fasafiso…
İki gündür tüm televizyonlarımız, tüm gazetelerimiz, İbrahim Tatlıses’e yapılan silahlı saldırıya kilitlendi.
İbrahim Tatlıses, güçlü sesiyle doruğa ulaşmış bir ses sanatçısı.
Şanlıurfa’da mağarada yaşadığını sık sık yineleyen, yine hep kendisi olmuştu.
Tatlıses’in geldiği nokta ve yaşam biçimi, halkbilimcilerin araştırması gereken bir yaşam öyküsüdür.
Günümüz kargaşası içinde onun bir silahlı saldırıya uğraması, yaşanan kargaşayı örterek gündeme oturmuş ve yaşanan birçok çelişki, birçok hukuksuzluk belli bir süre için sanki dondurulmuştur.
İbrahim Tatlıses, 1968 - 1969 yıllarında Kilis’te bir pavyonda sahne almıştı.
Gencecikti, yeniydi, deneyimsizdi ama sesi müthişti.
Çalıştığı pavyonu işleten uzaktan arkadaşımızdı. Hafta sonları Gaziantep’ten Kilis’e gittiğimde, eski dostlarım beni alıp pavyonda ağırlarlardı.
Pavyonun işletmecisi de genelde masamızda otururdu ve İbrahim Tatlıses, programının çoğunu bizim masamızda tamamlardı ve gündemdeki türküsü de “ayağında kundura” idi.
Yani onun sesini canlı olarak ilk yıllarında dinleyen ve takdir edenlerdenim.
Gide gide büyüdü, devleşti ve İbo oluverdi.
Güçlü bir Türk halk müziği sanatçısı olmasının yanında, inişli çıkışlı bir yaşam biçimiyle birçok sektörde at koşturdu.
Keşke güçlü bir ses olarak kalsaydı.
Her şeye karşın böyle bir kurşunlama biçimi ile karşılaşmamalıydı.
Dilerim sağlığına kavuşur.
Ve dilerim sesiyle gündemi daha çok işgal eder.
Keşke arkasından böyle her ağzı olan konuşmasa.
Keşke basın da bu konuda dananın altında buzağı aramayı bıraksa.
Ve İbrahim Tatlıses, keşke çeşitli iş alanlarına girmeden, ses sanatçısı olarak kalsaydı.
Son olarak, olayı kınıyor, İbo’ya acil şifalar diliyorum.
|