İddia edildi…
Ortaya çıktı…
Belirlendi…
Bildirildi…
İfade edildi…
Yukarda sıralamaya çalıştığım sözcükler, yaygın ve yerel basın ile televizyonlarda yayınlanan bazı haberlerin sonunda kullanılan sözcükler.
Ayağı yere sağlam basan gerçek bir haberin sonunda böyle esnek sözcükler kullanılmaz.
Örneğin; bir haber “iddia edildi” diye bitiyorsa, bana göre bunun hiçbir haber değeri yoktur.
“Bildirildi” diye biten bir haberde de koşturma, emek, habercilik yoktur.
Birileri “bildirmiş” tir muhabir de yazmıştır.
Toplumsal ve bireysel duyarlılığın gide gide zayıfladığı günümüzde, böyle sözcüklerle biten haberler, kafaları karıştırmaktan öte gidemez.
Bu konuya neden girdim?
Yayınlanmamış bir kitap olayı “ortaya çıktı” da ondan girdim.
Bir gazeteci, bir imamla ilgili, bir kitap taslağı hazırlıyor.
Yani kitap henüz yayınlanmamış.
İçeriğinde ne olduğu da belli değil ama adı belli; İmamın Ordusu…
Önce kitabın taslağını hazırlayan gazeteci tutuklandı.
Bu tutuklamadan kısa bir süre sonra, kitabı basacak olan yayınevi basıldı ve kitabın taslağına el kondu.
Sonra bir gazetede arama yapıldı.
Daha sonra, “bu kitap taslağının kopyası kimde varsa getirip teslim etsin, yoksa suçun ortağı olacaktır” denildi.
İşte bizim zayıfladı dediğimiz bireysel ve toplumsal duyarlılık, nasıl olduysa uyandı ve “bu kitapta ne yazıyormuş?” diye merak etmeye başladı.
Yani yasaklama, merakı tetikledi.
Konu yüce çatı altına bile taşındı.
Derken efendim, bir internet sitesi kurulacağı ve kitabın bu sitede yayınlanacağı gazetelere haber olarak girdi.
Şimdi herkes bu “İmamın Ordusu” adlı kitabı merak ediyor.
“Bu imam kim?”, “ordu derken ne anlatılmak isteniyor?” diye soran yok ama yine de kitabın içeriği merak konusu.
Bu kitap belki ilerde basılarak satışa sunulacak ve satış rekoru bile kırabilecek.
Burada önemli olan, yayınlanmamış, henüz taslak halinde bir kitabın yasaklanması…
Bu olayı fırsat bilen bazı uyanıklar, yarın, “imamın gözleri”, “imamın parmakları”, “imamın göbeği”, “imamın düdüğü”, “imamın aşkları”, “imamın maceraları” adları ile çeşitli kitaplar yazmaya ve yayınlamaya kalkarlarsa şaşmamak gerek.
Bireysel ve toplumsal duyarlılığımızın gelişmesine katkıda bulunacak olan bu tür kitaplara ihtiyacımız var (!)…
Çünkü “bireylerin mutluluğu bölünmeden daha önemlidir” anlayışına nasıl tepki gösterebiliriz?
Değil mi efendim?...
|