Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri, geçtiğimiz pazar günü yapılan ön seçimle değişim rüzgarı estirdiler.
CHP seçime, Gaziantep’ten yeni yüzlerle girecek.
Bu yeni yüzler kuşkusuz seçimi de etkileyecek.
Bu olguyu 13 Haziran günü daha belirgin bir biçimde göreceğiz.
Önseçime delegelerle değil kayıtlı tüm üyelerle gidilmesi yerinde ve isabetli bir karardı.
Salt delegeyle yapılan ön seçime zaten önseçim denmeyeceğini anlamış olmalılar.
Partinin genel merkezi 2. ve 4. Sıradan kontenjan kullanabileceğini açıklamıştı.
Böyle bir dayatmanın, parti tabanına saygısızlık olacağını düşünüyorum.
Sosyal demokratım diyen bir parti, yalnız Gaziantep’e değil, hiçbir seçim bölgesine paraşütle adam indirmemelidir.
Böyle bir durum, parti tabanını üzer, incitir…
Birçok eski politikacının aday adayı olarak önseçime girmelerini, politikada salt kendilerinin olduğunu düşünmelerini hep yadırgamışımdır.
Geçtiğimiz haftalar içinde yazdığım birkaç yazımda bu konuya değinmiş, artık onların, deneyimleriyle, birikimleriyle ağabeylik yapmaları gerektiğini yazmıştım.
Ancak onlar inatla önseçime girdiler.
Taban da onlara “yetti gayrı” deyiverdi.
İyi de etti…
Ancak önseçimden çıkan ilk beşin içinde bir hanım adayın adını görememekten üzüldüğümü söylemeliyim.
Keşke bir hanım aday da sıralamada ön sırada bir yere yerleştirilebilseydi.
Olmadı, yapmadılar…
Ön seçimden çıkan en anlamlı sonuca gelince;
Tabanın, bazılarına politikanın “sür git” olmadığını göstermesiydi.
“Ben varsam demokrasi var, yoksam demokrasi de yok” anlayışından ve benlik sevdasından vazgeçilmeli, kırgınlık, dargınlık yaşanmadan seçimlere gidilmelidir.
Tüm partiler için top artık Ankara’nın ayağındadır.
12 Haziran günü yapılacak maçta tabanın dediğinin olması, isteğinin gerçekleşmesi için, Ankara’daki genel kaptanların, şapkalarını önlerine koyup iyi düşünmeleri şart olmuştur.
Dilerim oy uğruna yanlış adamlara oynamazlar…
|