Benim cennet ülkemde çeteden, mafyadan geçilmez oldu.
Çete, çete, çete…
Mafya, mafya, mafya…
Çeteyle yatıp mafyayla kalkar olduk.
Hani kriz bize teğet geçti ya!
Çeteciliğin de mafyacılığın da teğet geçmesi mi bekleniyor? Bilemiyorum.
Ortalığa bir bakın;
Çek senet mafyası, otopark mafyası, ihale mafyası, emlak mafyası, say sayabildiğin kadar…
Bir de çeteler furyası var.
Aslında çete ile mafyayı bir yerde kardeş bile sayabiliriz.
Birbirinden pek farklı olmadığı için pek farklı kullanılmayan söylemler.
Mafya denince benim aklıma Marlon Brando’nun “Baba” filmi gelir.
Çete denince daha farklı düşünürüm.
Şöyle ki; kurtuluş savaşımız verilirken, bizim yöremizde bu işlere katılan sivillere “çete” denirdi.
Hatta çocukluğumuzda 7 aralıkta kutlanan Kilis’in kurtuluş bayramına, 25 aralıkta kutlanan Gaziantep’in kurtuluş bayramına, “çete bayramı” derdik. Öğrenci iken de bu bayramlara, çete giysileri giyerek katılırdık. İşte “çete” denince de aklıma bunlar gelir.
Günümüzde, karanlık kişilerin karanlık işler yapma olayına, “çetecilik” “çeteleşme” deniyor.
Generallerin, bilim adamlarının, gazetecilerin, parti liderlerinin, hukukçuların, değişik dünya görüşlerine sahip oldukları için bir araya gelmeleri mümkün olmayan insanların bir araya gelerek, Ergenekon diye bir çete kurdukları, darbe hazırlığı içinde oldukları, beynimize mıh gibi çakılıyor.
Generallerin, bilim adamlarının, gazetecilerin, parti liderlerinin, hukukçuların, değişik dünya görüşlerine sahip oldukları için bir araya gelmeleri mümkün olmayan insanların bir araya gelerek, Ergenekon diye bir çete kurdukları, darbe hazırlığı içinde oldukları, beynimize mıh gibi çakılıyor.
Aklı başında çoğu insanın düzmece olarak nitelendirdiği bu oluşumda gözaltına alınanların bir ortak yanları var; ABD karşıtı, cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik ve iktidar karşıtı olmaları.
İşte bu ortak yandan rahatsızlık duyan ve ülkeyi gül bahçesi, kendilerini de bu bahçenin bekçisi gören iktidardakiler, gerginlik üstüne gerginlik yaratarak, dumanlı bir hava oluşturuyorlar.
Amaçları, halkın kafasını karıştırmak ve “vey beee! Neler oluyormuş da haberimiz yokmuş” diye derin derin düşündürmek.
Yapılan bunca kazılar, bu kazıların bazılarından çıkarılan gıcır silahlar, televizyon ekranlarından gözümüze sokularak, “bakın, görüyor musunuz? Bize darbe yapacaklardı” diye halkın kafasını karıştırmak değil midir?
Benim güzel halkım da zaten hep kafası karışın olduğundan, bu işlere artık akıl erdiremez oldu. Bu olgu iktidarın işine geldiğinden, Ergenekon ipinin ucundan tutmuş gidiyor.
Nereye kadar?
Allah sonumuzu hayreyleye…
|