Dikkat edin, hiçbir şey birden bire olmuyor.
Her şey, herkesin gözleri önünde adım adım gelişiyor.
Cezayir, Tunus, Yemen, Mısır, Libya karıştırılıyor.
Ardından güney komşumuz Suriye ayaklanmayla sarsılıyor.
Tam bu sırada CIA Başkanı Panetta, ansızın Türkiye’ye geliyor, 5 gün kalıp gidiyor.
Yine tam bu sırada İmralı’dan bir ses yükseliyor; “ben sizi tutmam, kendinize güveniyorsanız…”
Mesajın hedefi belli.
Ve yine tam bu sırada başbakan, seçim konuşmalarının arasına, “Apo’yu peygamberleştirenler” diye bir cümle sıkıştırıyor.
Derken efendim, Suriye’deki kargaşadan güya kaçan 252 kişilik bir gurup, ellerinde Türk Bayraklarıyla, “sizin gibi yaşamak istiyoruz” diye Hatay sınırından ülkemize giriyorlar.
Biz ne yapıyoruz?
Suriye’deki karıştırma provası sürerken, “biz Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyız” diye böbürleniyoruz.
Ve bu böbürlenme duygusu, Kuzey Afrika ülkelerinden sıçrayarak güney komşumuz Suriye’de yaşanan kargaşa provalarına sağlıklı ve analitik bakmamızı engelliyor.
Suriye’ye yaptırımlar uygulamak amacıyla ülkede çıkarılan kargaşaya dikkatli bakmak gerek.
Kargaşa istenilen noktaya getirildiğinde müdahale için bahane aramaya gerek kalmayacak.
Ardından ağır yaptırımlar gündeme gelecek.
Bu yaptırımlar için de Türkiye kullanılacak.
Egemen güçlerin İran ile ilişkileri zaten belli.
Bölgede kargaşa yaşamayan bir ülke var. O da Amerika’nın Ortadoğu’daki yaramaz çocuğu İsrail.
Bizim bunları anlayabilmemiz için BOP’un eş başkanlarından biri olmaya hiç gerek yok.
Çünkü her şey tabak gibi ortada…
Tabakta dün komşu ülke Irak vardı, Afganistan vardı.
Bugün yine bir komşu ülke Suriye var.
Ve seçim konuşmalarında hiçbir partinin bu konulara değinmediğine de üzülerek tanık oluyoruz.
Eee, ne olacak?
Her şeyi ben mi düşüneceğim?
Ne olacağını biraz da siz düşünün.
Benim gibi bir garibin gördüğünü siz göremiyor musunuz?
Yoksa seçim rüzgarları gözlerinize toz mu kaçırdı?
|