Cennet gibi bir ülkemiz var.
Kışın en zorlu, yazın en yakıcı günlerinde bile baharı yaşayabiliyoruz.
Öykündüğümüz ve gelişmiş olarak bildiğimiz Avrupa ülkelerinden çoğu, yılda 2 ay bile güneşi göremez.
Onlar güneşin özlemi ile yaşamlarını sürdürmeye çalışırken biz cennet ülkemizde her mevsim baharı yaşarız.
Ve güneşin değerini bilmeyiz, ondan yararlanmak aklımızdan geçmez.
Bu cennet ülkede yakın zamanda sağlık reformu adı altında bir uygulama başlatıldı.
Eskiden hastanelerde muayene kuyrukları, eczanelerin önünde ilaç kuyrukları var diye çeşitli düzenlemeler yapıldı.
Hatta seçim öncesi reklamlarda bile kullanılıyor.
Nasıl kullanıyorlar?
Bir adam çıkıyor, “eskiden hastanelerde muayene kuyruklarında sürünüyorduk, şimdi istediğim hastaneye, istediğim doktora gidiyorum, 5 dakikada işim bitiyor, ilacımı da istediği eczaneden alıp çıkıyorum…”
Doğru mu?
Elhaaak doğrudur ama sonu belli olmayan bir yoldur.
Bu arada yakın bir zamanda yerden biter gibi çoğalan özel poliklinikler, özel hastaneler türedi.
Bunların tıbbi araç – gereç donanımları olmadan çalışma izni verileceğini düşünmüyorum.
Peki, çok pahalı olan bu tıbbi araç – gereçler benim cennet ülkemde mi üretiliyor?
Hayır.
Bu konuda gelişmiş ama güneşi göremediği için baharı yaşayamayan ancak üreten ülkelerden büyük paralar verilerek alınıyor.
Çoğu dijital olan bu tıbbi araç – gereçlerin kullanım süreleri 5 yılı aşmıyor.
Nereden mi biliyorum?
Dijital teknoloji böyle diyor da ondan.
Halkın sağlığını düşünmek, muayenede, ilaç alımında sıkıntıları ortadan kaldırmak tabi ki güzel uygulamalar.
Bir de halkın sağlığına önem veriyoruz diye ülkenin parasını ithal tıbbi aletlere yatırmasak…
Cennet ülkemizde sağlıkla ilgili tıbbi cihazları üretmek için bir çalışma yapabilsek.
İhtisas yapmamış bir hekimi 2 haftalık kursla aile hekimi yapmak kolay.
Aile hekimi yaptığımız hekime çalıştığı yeri kiralamak, kullandığı malzemeleri satmak, hatta çalıştığı sağlık ocağının elektriğinin, suyunun, genel giderlerinin parasını yıkmak da kolay.
Biz nedense hep işin kolayına kaçarız ya!
Henüz sağlık reformu denen uygulama tutmadan ve sonu da belirsizken, pıtrak gibi çoğalan özel hastanelerde kullanılacak tıbbi araç – gereçleri üretmeye girişebilir miyiz?
Bu cennet ülkede yaşayan halkı ahmak sanmanın bir bedeli olmalı.
Ve bu bedel de ödenmeli.
Bugün herkes halinden memnun görünmeye çalışıyor.
Gerçekte öyle mi?
Bunu da esnafıyla, memuruyla, işçisiyle, emeklisiyle, çiftçisiyle, köylüsüyle hatta sanayicisiyle bu halk düşünmelidir.
|