Aslına bakarsanız her ülkenin kalkınmayla ilgili çeşitli projeleri vardır. Elbette bu projeler sadece ülke yönetimleriyle ilgili konular değildir.
Siyasi partiler de zaman zaman iktidara geldiklerinde gerçekleştirmek istedikleri projeleri ortaya koyarlar.
Onlar o partilerin iktidara geldiklerinde uygulamaya koyacakları hedeflerdir.
Bu günlerde özellikle seçimler yaklaştıkça ortaya çeşitli projelerde konulmakta ve haliyle konunun kamuoyunda ve basında tartışılması da sağlanılmaya çalışılmaktadır.
Bu güne kadar bu projelerden bir kısmını basın yoluyla öğrenebilme fırsatı bulabildik, aslına bakarsanız siyasi partilerimizin gerçekleştirmek istedikleri tüm hedefler için bunların tamamı bir projedir denilse kanımca yanlış da olmaz…
Elbette bunların belli başlılarına değinmek gerekirse…
İstanbul için hazırlanan bir başka deyişle çılgın proje olarak da adlandırılan Marmara’dan Karadeniz’e bir kanal açma projesi ki hali hazırda tartışılmaya devam edeceği anlaşılmaktadır…
Bir diğeri de Ankara için güney Ankara projesi…
Diğerlerini çok fazla saymaya gerek var mı bilmiyorum…
Ama genelde özellikle yoksullara verilecek para konusunda odaklanılmaktadır.
Hatta o kadar ki, çoğu zaman, partilerin yoksullar için verecekleri paranın sadece adı değişmekte Bazen de bu değişim sadece küsuratta da yaşanmaktadır.
Kısacası şu an projeler ortaya koyan tüm siyasi partilerimiz halka eski bir reklamı anımsatırcasına…
“Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ……… partisiyiz” demiyorlar mı?
Bugün gelinen noktada korkunç miktarda bir borç yükü altındaki ülkeyi devralmayı düşünüyorsunuz. Ve bu borç o boyutlara varmış durumdaki her hafta ülkenin can damarı olan o dev işletmelerimizin bedeli kadar bir parayı faiz olarak dışarıya aktarıyoruz.
Yani biz giderek yoksullaşırken borç aldığımız ülkeleri de hızla kalkındırıyoruz.
Hem zaten şu durumda ödenmemesi gibi bir seçenek de ufukta görünmüyor. Ödenmede güçlük çıktığı anda, adamlar gelip neyiniz varsa neyiniz yoksa el koyup bir başka deyişle haczediyorlar…
Durum böyle olunca ülke yönetimine gelmek isteyen partilerin önünde sadece iki tane seçenek bulunmaktadır.
Birincisi var olan borçlanma politikasına devam etmek…
İktidarda olunduğu sürede oy deposu olarak gördüğü yoksullara para dağıtmak…
Tamamen dış borçlanmayı artıracak yatırımlar yapmak…
Karşılığında da elimizde kalan son değerlerimiz olan göllerimizi, denizlerimizi…
Akarsularımızı elden çıkarmak Diğeri de bu borcu en kısa sürede ödemek için gerekli tedbirleri alıp ülkede bir birikim yaratarak kalkınma seferberliği başlatmak. Çünkü evrensel bir yol olmuştur… Bir ülke kalkınabilmek için önce üretmek… Ürettiklerini korumak…
Sonra da satarak gelir elde edip, bunu içeride tutup birikim olmasına yol açmak, sonra da… Kalkınmak.
Yani anlayacağınız seçim sadece bir partiyi seçmek değildir…
Aynı zamanda ülkenizin geleceğini de seçiyorsunuz…
|