Aslında uzun süredir milli kimliğimiz tartışma konusu yapılıyordu. Ama bu bizler için hiç de şaşırtıcı değildi.
Özellikle de emperyalizmin gerçekleştirmek istediği hedefleri düşününce bunun ne amaçla yapıldığı konusu asla kafamızda herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktı.
Ama bir süredir de başka tartışma konusu yaratıldı…
Ülkemizin Dışişleri Bakanı nereden esinlendiği belli olmayan bir konuyu ülke gündemine getiriverdi ”
Türkiye’nin sınırlarının hiç biri doğal değil, hemen hemen tamamı yapaydır.”
Yani anlamı artık sınırlarımız da tartışma konusu yapılmaya başlanıyor.
Aslında daha açık olarak söyleyim Misakı Milli tartışmaya açılıyor…
İnsan ister istemez merak ediyor hangi ülkelerin sınırları doğal?
Eğer bir kıta ülkesi ya da okyanusta bir ada devleti değilseniz ki böyle ülkeler dünyada çok fazla değil…
Genelde ülkelerin sınırları ulus devlet olma mücadeleleri, işgaller, iç ve dış savaşlarla belirlenir…
Kaldı ki ülkemizin sınırları da aynı zamanda Türkiye’de bir ulus devlet kurma mücadelesi olarak da adlandırılabilecek Kurtuluş Savası’yla çizilmiştir.
Sınırların doğal olmadığını söylemek, bunu ister istemez tartışma konusu haline getirir ki amaç budur… O zaman insan ister istemez sormak durumunda kalıyor…
Sahi ülkemizin doğal sınırları neresi?
Kim bizim doğal sınırlarımızı belirliyor da bu günkü sınırlarımız tartışmaya açılıyor?
Hani insanın aklına bin bir türlü şey geliyor…
Bu doğal sınır denilince Doğu Anadolu’nun Ermenistan’a verildiği…
Aynı zamanda Güneydoğu Anadolu’da bir Kürdistan’ın kurulduğu, ayrıca Trakya’nın Yunanistan’a…
Sadece Trakya’nın da değil aynı zamanda tüm Ege’nin Yunanlılara bırakıldığı…
Akdeniz’in İtalyan’lara terk edildiği…
Yani kısacası hani bize Anadolu’nun kuzeyinde 8–10 tane ilin verilip, gerisinin elimizden alındığı bir anlaşma vardı ya…
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’yla birlikte çöpe atılan…
Doğal sınırlar falan denilince insanın aklına ister istemez takılıyor, bu doğal sınırlar o anlaşmayla çizilip…
Üstelik sıkça da çeşitli zamanlarda ülkemizin önüne çeşitli haritalarla da getirilmeye çalışılan sınırlar olmasın…
Ne demişlerdi batılı devletler Lozan’ı imzalamak zorunda kalırlarken…
“Bu taleplerimizi bu gün cebimize koyuyoruz.”
“Ama gün gelecek bunları cebimizden tekrar çıkaracağız.”
Elbette bu talepler hiçbir zaman sözde kalmadı ve talepler sırasıyla birer birer çıkmaya başladı. Önce Ermenistan’ı kışkırttılar bizim ülkemizin bazı bölümleri adamların anayasasında bile yer alıyor…
Ardından Kıbrıs elimizden gitmek üzere…
Ama en görüneni ülkemizin Güneydoğu’sunda bir Kürdistan kurulması en belirgin olanı…
Yani diyeceğim o ki bu doğal sınırlarımızın ne menem bir şey olduğu hiç belli değil. Sakın ola burada doğal olarak kastedilen
Sevr ile belirlenen sınırlar olmasın?
|