Geçtiğimiz hafta pazartesi gününden bu yana yoktum.
Pazar günü yurttaşlık görevimiz olan oy verme hakkımızı kullandıktan sonra Gaziantep’ten ayrıldık.
Cuma günkü yazımın başlığı “Seçim Öncesi Son Yazı” idi.
Seçim biteli bir hafta oldu.
Yeniden yazmaya başladık.
Seçim sonucu % 50 oy oranıyla AKP 326 milletvekili çıkardı.
CHP % 26 oy oranıyla 135, MHP % 13 le 53 milletvekili sokabildi yüce çatı altına.
Bağımsızlara gelince; onlar da milletvekili sayılarını arttırarak 36 milletvekili ile meclise girdiler.
Bu oranlar ve milletvekili sayıları ülke genelinde.
Gaziantep özelinde ise, tahminlerimizde yanıldığımızı gördük.
10 gün önceden bir tahmin yaparken 6 + 4 + 1 + 1 olarak yazmıştık.
O günün koşullarında böyle bir tahminde bulunmuştuk.
Seçim sonrası, muhterem seçmenimiz sonucu oylarıyla 9 + 2 + 1 olarak değerlendirdi.
İktidar avantajı, belediyeler desteği ve sınırsız harcamaların seçim sonucunda etkisi olduğunu söylemeliyiz.
Çok çalışan çok kazandı, az çalışan da az kazandı…
Seçimler bittikten sonra gazetelere ilk yansıyan bir haber ilgimizi çekti;
Bir vali, yayınladığı iç emirle kız öğrencilerin etek boyunun nasıl olması gerektiğini belitmiş.
Gülüp geçtik…
Hakkari, Tunceli ve Igdır’da milletvekili çıkaramayan iktidar partisinin, önümüzdeki günlerde bu illerle ilgili çalışmalarına da tanık olacağız.
Bir de zam haberi vardı gazetelerde;
Mecliste milletvekillerinin içtiği çaya yüzde yüz oranında zam yapılmış.
Zamdan önce çayı 20 kuruşa içiyorlarmış, zamdan sonra 40 kuruşa içeceklermiş.
Bu yüzde yüz zammın altından kalkamayacak olan milletvekillerinin maaşlarına da bir miktar zam yapılarak durum telafi ediliverir.
Demokrasilerde çözüm tükenir mi?
Bir çelişki daha;
Ahmet Türk bağımsız milletvekili seçildi ama bu kez de hakkında 45 yıl hapis cezası isteniyormuş.
Du bakali n’olecek?
Ben en çok “balkon konuşmalarına” bayılıyorum.
Hele hesaplaşma yerine helalleşme söylemine bittim desem yalan olmaz.
Sonuç olarak; yeni bir meclis, aralarında yeni simaların olduğu milletvekilleri 4 yıllığına 72 milyonluk bir ülkeyi yönetecek.
Yürütme, yasamaya, yargıya ve basına demokrasi penceresinden bakarsa.
Çünkü geçtiğimiz dönem yürütme, yasamaya parmak hesabı olarak, yargıya sindirilmesi gereken kurum olarak ve basına da benim bültenim olarak baktı da…
Bu arada yeni Anayasa ve başkanlık sistemi de buzdolabına konacak.
|