Genel seçimler yeni bitti ama kargaşa bitmek bilmiyor.
Seçimlerden sonra rahat nefes alacaklarını sananlar, avuçlarını yaladılar.
Her gün gerginlik, her gün sataşma, her gün atışma.
Üstelik % 50 oy alarak iktidarı elinde bulunduran partinin lideri ve başbakan da bu gerginlik yangınının üstüne körükle gidiyor.
Gerginliği ortadan kaldırmak için devleti kucaklayarak pozitif gelişmeler sağlaması gerekenler, nedense gerginliğin her türünden vitamin alıyorlar.
Kimine göre 72 kimine göre 74 kimine göre 75 milyon insanın yaşadığı cennet ülkede, henüz bu sayı üstünde bile mutabakat sağlanamazken, “milletvekili seçilen arkadaşlarımız hapisten çıkmadıkça, gerekirse bu direnişimiz 4 yıl sürecektir” diyen ana muhalefet lideri, toplumun ne olduğunu anlayamadığı bir mutabakatla meclise geliyor, milletvekili andını içiyor.
Hapisteki milletvekilleri “çilehane” de kalmayı sürdürüyorlar.
Yani ana muhalefet partisi liderinin söylemi havada kalıyor.
Yeni bir Anayasa dillerden düşmüyor ama bu uzlaşmazlık ortamında nasıl bir Anayasa çıkarılabilir?
Onu da siz düşünün…
Bana sorarsanız yeni Anayasa yerine bazı yasalarımızda yapılacak tutarlı, çağdaş ve akılcı değişikliklere öncelik verilmelidir.
Birkaç örnekle konumuzu açalım;
Örneğin; Seçim ve Siyasal Partiler Yasalarının masaya yatırılarak, salt
seçilmişlerin değil toplumun her kesiminin mecliste temsil edilebileceği yeni bir Seçim Yasası ve yeni bir Siyasal Partiler Yasası…
Milletvekilliği dokunulmazlığı ile ilgili yasa kökten değiştirilerek, yasa yeniden güncelleştirilmesi…
İktidara yürüdüğünü sanan her partinin işine yaradığına inandığım % 10 barajının ya kabul edilebilir bir orana çekilmesi ya da tamamen sıfırlanması…
Tutukluluk süresini 10 yıl olarak belirleyen yasanın değiştirilerek, bu sürenin bir yıla çekilmesi…
Bunlara benzer birkaç yasa konusunda yapılacak mutabakattan sonra, Anayasanın değiştirilmesi bu kadar ivme kazanmayacaktır.
Şimdi 82 Anayasasından memnun ve mutlu olduğumu sanacaksınız.
Hayır, ben de 82 Anayasasının değiştirilmesinden yanayım ancak ortada zaten 82 Anayasası diye pek bir şey kalmadı.
Özal döneminden başlanarak, günümüze kadar 82 Anayasası ile kaç sefer oynandı, kaç sefer değiştirildi?
Bu işle doğrudan ilgilenenlerin bile değişikliklerin kaç kez yapıldığını sıralayacağını sanmıyorum.
Temiz bir toplum istiyoruz.
Temiz toplum temiz siyasetle oluşur.
Siyaset temiz yapılmazsa, hiçbir şey temiz olmaz.
Ne toplum temiz olur, ne sanayi, ne esnaflık, ne bürokrasi, ne eğitim, ne sağlık…
Yani temiz olması gereken hiçbir şey temiz olmaz.
Onun içindir ki ilkin siyaset temiz yapılmalıdır.
Günümüzde siyasetin temiz yapıldığına inanıyorsak sorun yoktur.
İnanmıyorsak, 4 yılda bir kullandığımız ve namus bildiğimiz oylarımızı daha dikkatli, daha titiz ve daha akıllıca kullanmamız gerekir.
|