Aslında bu kavram, belki birçok yazar tarafından gündeme getirilmiş olmasına karşın esas olarak öldürülen, araştırmacı yazar Necip HABLEMİTOĞLU tarafından kullanılmıştır.
Tanımlamaya göre bu kişiler esas olarak toplumu emperyalizmin istediği yöne kanalıze etmekle yükümlüdürler, yani yönlendirmekle…
Bunlar hani öyle Ceymis Bond filmlerinde gördüğünüz süper yetenekli ajanlara hiç mi hiç benzememektedirler.
Bunların olağanüstü yetenekleri de yoktur ama eğer yapılan işe, ya da gerçekleştirilen amaçlar açısından bakarsanız olağanüstüdür.
Bunlara her yerde rastlayabilmek mümkündür.
Bunların bir kısmı gazeteci kılığındadır…
Aralarında akademisyen…
Hukukçu…
Bürokrat olanlarına bile rastlanılabilir.
Özellikle bizim gibi ülkelerde medya da emperyalizme bağımlı olunca bunlar bulunmaz Hint kuması gibi televizyon programlarının da vazgeçilmezleri oluyorlar.
Özellikle de gazeteci, akademisyen ya da bürokrat olup adlarının önünde bir çok kelime de bulunursa…
İşte o zaman daha bir inandırıcı oluyorlar.
Yani adın önünde ne kadar çok kelime o kadar inandırıcılık…
Zaten gazeteci olanların haliyle toplumda çok satan gazetelerde köşeleri de bulunmakta…
Dolayısıyla en geniş kitleye bu yolla ulaşma olanağı da bulmaktadırlar.Baktığınızda…
Her yerde bunlar…
Konu terör mü onlar ön planda Laiklik mi, yine aynı kişiler ekranlarda boy gösteriyor…
Aslında konu çok da fark etmiyor…
İsterse uluslararası konu olan Suriye, Irak, Libya olsun, fark etmez…
Dedim ya bu etki ajanları hemen programlara başlar ve kamuoyunu istenilen yönde yönlendirirler.
Son olarak geçtiğimiz günlerde şehit düşen 13 askerimiz konusunda da aynı senaryoyu izledik…
Daha olay duyulur duyulmaz bunlar hemen her zaman olduğu gibi askeri hedef alan suçlamalara başladılar.
“El bombasıyla …” diye başlayan açıklamalarıyla orduyu, TSK’yi suçlu ilan ettiler.
Yani bu adamlar sadece eğitim gördükleri alanların uzmanı değil, zaten bakıldığında bu adamlar her derde deva gibi…
Tüm konuların uzmanıdırlar…
İşte bunlar bu güne kadar yıllar öncesinde gümrük birliğinden tutun da…
Devletin ekonomiden elini çekmesi gerektiğine kadar…
Etnik ve dinsel kimliklere özgürlükten…
Ulus devleti ve üniter yapıyı ilgilendiren hemen her konuya kadar gerçekten çok etkili olarak görev yaptılar.
Bunların önemli bir kısmı Soros vakıflarından ya da AB fonlarından beslenmektedirler…
Son uzmanlıkları ise ABD olmazsa Terörün bitemeyeceği üzerinedir…
Aslında o her konunun uzmanlarına sormak gerekiyor
Sahi Türkiye’de terör ne zaman arttı?
Irak’ın kuzeyinde uçuşa yasak bölge oluşturulunca değil mi?
Peki, ABD ve AB’den bu konuda yardım istemenin kuzunun kurttan yardım istemesinden farkı var mı?
|