Yerel seçimler öncesi, iktidarda buluna bir parti, -sureti haktan görünme uğruna- baltayı kendi dizine vurur mu?
Bizde vurur…
Ergenekon diye adlandırılan operasyonların 11. dalgası da dün aramalarla, gözaltılarla, tedirginliklerle, sıkıntılarla en önemlisi de seyredenlerle vurdu.
Aranan yerlerin sahiplerinin, gözaltına alınanların ortak bir özellikleri var.
Hepsi de AKP karşıtı insanlar.
Kim bunlar?
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek.
Verso Araştırma Şirketi sahibi Erhan Göksel.
Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği Başkanı gazeteci Ünal İnanç.
Bu insanlar, kendilerine mikrofon uzatıldığında, bildiklerini çekinmeden söyleyen, konuşan, görüş ve düşüncelerini açıklayan, doğruya doğru, yanlışa yanlış deme yürekliliğini gösteren insanlar.
Avrasya Televizyonu aranırken, çalışanların tümünün kimliklerinin toplanması,
Şirinoğlu Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezinin aranması,
16 ilde yapılan çeşitli operasyonlar…
Şimdi yeniden başa dönelim;
Ergenekon Davası karmakarışık bir biçimde sürerken, yeni yeni, dalga dalga operasyonların da sürmesi, iktidarda bulunan bir partinin, yerel seçimler öncesi baltayı kendi dizine vurmaktan başka bir anlam taşır mı?
Karşıtları, muhalifleri, konuşanları bu biçimde susturmak, demokrasilerde görülmüş olaylar mıdır?
Yer altından çıkarılan silahlardan, şimdiye dek kimselerin haberinin olmaması kimin, kimlerin ayıbıdır?
Bazı gazetelerin, “suikast timleri” diye verdiği haberlere bakarsak, “vay beee, neler oluyormuş da haberimiz yokmuş” diye düşündürmüyor mu sizi?
Ülke karanlık bir tünelden geçiyor…
Herkeste bir ürkeklik, bir korkaklık, bir nemelazımcılık yaratılmaya çalışılıyor.
Durum bu eksende giderse, bırakın 11. dalgayı, 111. dalga bile oluşabilir.
Bu ülkede yaşayan güzel insanlar, üç tarafı denizle çevrili benim cennet ülkemde böyle dalgalar görmemiştir.
Bu dalgalar, yarın tsunamiye dönüşürse herkes altında kalacaktır…
|