Yavuz Bülent Bakiler’i, “Ben Antepliyim / şahinim ağam / mavzer omuzlarıma yük/ ben yumruklarımla dövüşeceğim / yumruklarım memleket kadar büyük” diye başlayan şiirinden ve konuştuğu toplantılarda, “cumhurbaşkanı da olsa ben konuşurken susmalı” diye kükremesinden tanırım.
Ve ben onu hep Antep savunmasında kıvılcım olan Şahin’i anlatan bu şiiriyle anımsamak isterdim.
Yoksa tanışmışlığım falan yok.
Şimdilerde bir gazetede köşe yazan (kim köşe yazmıyor ki) bu kahramanlık şairi, dünyanın tanıdığı ve Türk Şairi olarak kabullendiği Nazım Hikmet’e bel altı saldırısıyla gündeme geldi.
O yazısını okuyunca şairliğinden kuşku duymaya başlamadım desem yalan olur.
Üstelik Gaziantep savunması ile ilgili olan o şiirini de ezberimden sildim.
Türk toplumunda sosyolojik bir olgu vardır.
Bu olgu, bir söylemle pekiştirilmiştir;
“At avrat, silah…”
Buna bağlı olarak eşini başka bir erkekle bile bile paylaşana “boynuzlu” derler.
Bu kahraman(!) “Nazım’ın Türkçesi benim Türkçemdir” diye O’nun hakkını verdikten sonra, “fakat Nazım Hikmet vatandaş olarak da koca ve baba olarak da kötünün kötüsü bir adamdır. Bu adam mı Türkiye’ye itibar kazandıracaktır?” diye soruyor ve bu yazısıyla ilgili görüş belirten Özdemir İnce ile Ahmet Hakan’a da göndermeler yapıyor.
Sanki Nazım’ın yanındaymış gibi, sanki Nazım’la tanışıyormuş gibi yazdığı yazıya, Zekeriya Sertel’i de kaynak göstererek, savını güçlendirmeye çalışıyor.
Aslında bunları yazarken, tam bir kompleks içinde Nazım’dan daha büyük olduğunu söylemek istiyor ama gücü yetmiyor, dili varmıyor.
Nazım Hikmet’i dünya Türk şairi olarak tanıyor.
Bu hamaset şairini, dünyada kaç kişi tanıyor, merak ediyorum.
İşte biz de Gaziantep’liler olarak, onu “ben Antepliyim / Şahinim ağam” şiirinden tanıyoruz, o kadar…
Dünyanın Türk Şairi olarak bildiği Nazım için, belden aşağı vuran bir adam, Nazım hakkında yazı yazması gereken en son adamdır.
Artık bu bir kompleks midir, kendini çok değerli görmek midir, edebiyat tarihini bilmemek midir, yoksa uçkuruna sarılıp hakkında yazı yazdığı ölmüş büyük bir şairin terekesine sahiplenme psikozu mudur?
Yıllar önce ölmüş büyük bir şairin ardından böyle yazan birine bu soruları ben sorarım ama yanıtını veremem.
Çünkü yanıtı psikiyatristlere bırakmak gerektiği düşüncesindeyim.
Şu da var; Nazım bugün yaşasaydı, -bu adam bunları yazamazdı ya yazdığını varsayalım- dikkate alıp yanıt bile vermezdi belki.
Belki de onu paçavraya çevirirdi.
Çünkü bu konuda çok örnek var…
|