Gazeteci Pakize Suda’nın bir televizyon kanalında haftada bir yaptığı “Türkiye Konuşuyor” programını arada bir izliyorum, gülmekten kırılıyorum.
Bazen da gülsem mi ağlasam mı diye düşünmeden edemiyorum.
Pakize Suda soruyor;
“Etik nedir?”
Doğru yanıt veren % 5 bile değil.
Suda soruyor;
“Meclis başkanının adı ne?”
Doğru yanıt yok gibi…
Soruyor;
“Gazze nerede?”
Bilen çıkmıyor.
Gazeteci, her gün bize yutturulan haberlerden alıntılar sunuyor ve soruyor, yanıt ya yok ya da yanlış…
Yahu biz bu muyuz diye düşünmeden edemiyorum.
Biz neredeyse 40 yıldır “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye çığlıklar atıyoruz, her gün ölü var, biz hala bağırıyoruz ve bağırmaktan öteye gidemiyoruz.
Özelde Kuzey Afrika ülkelerinde, Akdeniz’de, komşu ülke Suriye’de bir şeyler oluyor, genelde Konzaliza Rays denen kunta kintenin birkaç yıl önce söylediği, “Ortadoğu’nun haritasını yeniden yapacağız” sözünü unutuveriyoruz.
Birleşmiş Milletler’de Birleşmiş Milletler’i eleştiriyoruz, bizim hoşumuza gidiyor ama Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerin hoşuna gitmiyor, bize de “herkes can kulağı ile dinledi” diye yutturuluyor ancak onlar da “du bakali n’olacak?” pozisyonuna geçiyorlar.
Bana gelince;
Benim kuşağım, kuyu suyu ile büyüdü.
Benim kuşağımın cep telefonu, televizyonu, bilgisayarı yoktu.
Çok şükür, hepsine kavuştuk ve kullanmayı öğrenmeye çalışıyoruz.
Bizim ürettiğimiz bir şey yok.
Tam bir tüketim toplumu olduk.
Aptal bir tüketim toplumu olduk demeye dilim varmıyor.
Arada bir “yahu dünyaya erken gelmişiz” diye düşünüyordum.
Vazgeçtim.
Artık öyle düşünmüyorum.
Çünkü önümü göremiyorum.
Çünkü bugün ilköğretim öğrencisi olan çocuklarımızın geleceğinden kuşkuluyum.
Çünkü babaların, anaların böyle şeyleri düşünmediği için kaygılıyım.
Ve iyi ki erken gelmişim diye düşünüyorum.
“N’olacak bu memleketin hali?” sorusuna gelince;
Ben artık salt memleketimin değil, dünyanın iyiye gitmediğini düşünmeye başladım…
Eeee, ne yapacağız şimdi?
Pakize Suda programını sürdürdükçe, kolay sorular sorup aykırı yanıtlar aldıkça şapkamızı önümüze koyup düşünmenin zamanı gelmedi mi hala?
O zaman geçti mi yoksa?...
Ya da zamana yenik mi düşüyoruz?
|