Önce bir konuda netleşmemiz gerekiyor. Sivil, bir başka deyişle ideolojisiz anayasayı kim istiyor? Öyle etrafa bakmaya falan gerek yok hükümet yetkililerinin açıklamalarından da anlaşıldığı üzere öncelikle AB ve ABD istiyor. Hem son AB ilerleme raporunun içeriğinde de bu konu önemli bir yer tutmaktadır. Gerek sivil sözü gerekse ideolojisiz anayasa gibi kavramlar aslında ne gerçek anlamda sivilliği ne de ideolojisizliği anlatmaktadır ama isterseniz işe biraz başından başlayalım. Aristo insanı tanımlarken ne demiş: ”İnsan politik bir hayvandır.” Böyle olunca politika ya da bir başka deyişle siyaseti de tanımlamaya ihtiyaç bulunmaktadır… Siyaset bir tanıma göre; “Devlet ya da yürütmeyle ilgili özel görüş ve anlayış” olarak nitelendirilirken, yunanca poli sözcüğünden türeyen politika da “çoğunlukla ilgili ya da çoğunluğu ilgilendiren” şeklinde de tanımlanabilmektedir. Haliyle insan toplumsal bir varlık olarak kabul edildiğine ve tek başına yaşadığı düşünülmediğine göre, içinde bulunulan toplumla ilgili düşünce ve anlayış olarak da kabul edilebilir… Şimdi politika ve siyaseti böyle tarif ettikten sonra gelelim ideolojiye… İdeolojinin tanımı çok daha geniş, kabul gören çeşitli uluslararası sözlüklerde :” siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü.” Olarak tanımlanmaktadır. Tanımlar böyle olunca biraz durup düşünülmesinde yarar bulunmaktadır. İdeolojisiz anayasa olabilir mi? Gerçek anlamda soruyorsanız olamaz… İnsanın yaşadığı her yerde politika, politikanın olduğu her yerde de ideoloji vardır… Dolayısıyla ideolojisizlik gibi tanımlamalar da gerçeği yansıtmamakta, olsa olsa emperyalizm yanlısı ideolojinin halk tarafından öğrenilmesini gizleme amacı taşımaktadır o kadar. Hem zaten bu ideolojisiz anayasanın bir örneğini MEB Teşkilat yasasında gördük. Yani biliniz ki o teşkilat yasasının ilgili maddeleri benzer bir şekilde anayasada da karşımıza gelecektir… Sorun şurada… Bir kere, küreselleşme falan gibi sözüm ona çok ulvi amaçlar yüklenen sözcüğün, aslında böyle bir anlam yüklenmesini gerektirecek bir özelliği yok… Küreselleşme ABD ve AB’nin tüm dünyayı tek haline getirmesidir. Başka bir şey değil… İşte bu ülkeler dünya pazarını yaratabilmek için öncelikle ulus devletleri, onların ordularını, ekonomilerini hatta ulusal kimliğini bile yok etmedirler ki Ulus devletleri,kendilerinin sınırsızca sömürebilecekleri pazarları haline getirebilsinler. Yani kısacası ideolojisiz falan gibi sözlerle parlatılmaya çalışılan anayasa değişikliğinin asıl amacı bu… Ulus devlet ideolojisini kaldırıp yerine küresel sermayenin ideolojisini koymak Gerisi sadece lafı güzaf, bilmem anlatabildim mi?
Önce bir konuda netleşmemiz gerekiyor. Sivil, bir başka deyişle ideolojisiz anayasayı kim istiyor? Öyle etrafa bakmaya falan gerek yok hükümet yetkililerinin açıklamalarından da anlaşıldığı üzere öncelikle AB ve ABD istiyor. Hem son AB ilerleme raporunun içeriğinde de bu konu önemli bir yer tutmaktadır. Gerek sivil sözü gerekse ideolojisiz anayasa gibi kavramlar aslında ne gerçek anlamda sivilliği ne de ideolojisizliği anlatmaktadır ama isterseniz işe biraz başından başlayalım. Aristo insanı tanımlarken ne demiş: ”İnsan politik bir hayvandır.” Böyle olunca politika ya da bir başka deyişle siyaseti de tanımlamaya ihtiyaç bulunmaktadır… Siyaset bir tanıma göre; “Devlet ya da yürütmeyle ilgili özel görüş ve anlayış” olarak nitelendirilirken, yunanca poli sözcüğünden türeyen politika da “çoğunlukla ilgili ya da çoğunluğu ilgilendiren” şeklinde de tanımlanabilmektedir. Haliyle insan toplumsal bir varlık olarak kabul edildiğine ve tek başına yaşadığı düşünülmediğine göre, içinde bulunulan toplumla ilgili düşünce ve anlayış olarak da kabul edilebilir… Şimdi politika ve siyaseti böyle tarif ettikten sonra gelelim ideolojiye… İdeolojinin tanımı çok daha geniş, kabul gören çeşitli uluslararası sözlüklerde :” siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü.” Olarak tanımlanmaktadır. Tanımlar böyle olunca biraz durup düşünülmesinde yarar bulunmaktadır. İdeolojisiz anayasa olabilir mi? Gerçek anlamda soruyorsanız olamaz… İnsanın yaşadığı her yerde politika, politikanın olduğu her yerde de ideoloji vardır… Dolayısıyla ideolojisizlik gibi tanımlamalar da gerçeği yansıtmamakta, olsa olsa emperyalizm yanlısı ideolojinin halk tarafından öğrenilmesini gizleme amacı taşımaktadır o kadar. Hem zaten bu ideolojisiz anayasanın bir örneğini MEB Teşkilat yasasında gördük. Yani biliniz ki o teşkilat yasasının ilgili maddeleri benzer bir şekilde anayasada da karşımıza gelecektir… Sorun şurada… Bir kere, küreselleşme falan gibi sözüm ona çok ulvi amaçlar yüklenen sözcüğün, aslında böyle bir anlam yüklenmesini gerektirecek bir özelliği yok… Küreselleşme ABD ve AB’nin tüm dünyayı tek haline getirmesidir. Başka bir şey değil… İşte bu ülkeler dünya pazarını yaratabilmek için öncelikle ulus devletleri, onların ordularını, ekonomilerini hatta ulusal kimliğini bile yok etmedirler ki Ulus devletleri,kendilerinin sınırsızca sömürebilecekleri pazarları haline getirebilsinler. Yani kısacası ideolojisiz falan gibi sözlerle parlatılmaya çalışılan anayasa değişikliğinin asıl amacı bu… Ulus devlet ideolojisini kaldırıp yerine küresel sermayenin ideolojisini koymak Gerisi sadece lafı güzaf, bilmem anlatabildim mi?