17 Ağustos 1999 günü Marmara Bölgesinde yıkıcı bir deprem yaşandı.
Cennet ülkemin güzel insanları tek yumruk haline gelerek depremin yaralarını sarmaya başladılar.
Bu arada devlet de boş durmadı, uygulamada 2 yıl kalmak üzere özel iletişim vergisi diye yeni bir vergi türü salması attı.
Halk, “halalı hoş olsun” dedi
Ardından Deprem Vergisi diye bir vergi üretildi ve uygulamaya kondu.
Bu vergilerin yanı sıra bir sürü de ek vergi…
1999 yılında çıkarıla, 2 yıl süreceği söylenen özel iletişim vergisi 2011 yılına gelmemize karşın hala alınıyor.
Van depremi gündeme gelince, benim necip halkımın aklına da bu özel iletişim vergisi olarak 12 yıldır toplanan para geldi.
Yavaş yavaş dillendirmeye, sormaya başladılar.
Hükümet – Ali baktı ki iş uzayacak, hemen Maliye Vekilini vitrine çıkararak bazı açıklamalar yapmasını istedi.
Bir zamanlar Bekıngım Sarayı’nın kıyıcığına gecekondu yapan, daha sonra devlet –i alinin maliye vekili olan zat, beyaz cama çıkıp “çok açık” dedi, “bu paraları hazineye verdim, daha sonra da duble yollara, sağlığa, eğitime, demiryollarına, karayollarına harcandı…”
Yani 60 ı aşkın öğretmen, yüzlerce çocuk, genç, yaşlı, kadın, erken depremde değil de duble yollarda yaşanan trafik kazalarında can vermişti sanki.
Olası depremlerde harcanacak paralar, etkili ve yetkili ellerde ishal olmuştu.
Bunu nasıl anladık?
Van’da yaşanan yıkıcı depremden sonra anlayabildik.
1999 nire, 2011 nire?
Kuzu kuzu ödemişiz.
Nereye harcanmış?
İşte açıklandı ya…
Geçen hafta 19 kanalın ortak yayınla verdiği Beyaz’ın da sunuculuğunu yaptığı programda gelen bağışlar, IMF’ye olan borç faizleri için kullanılabilir mi diye düşünmeden edemiyorum.
Libya’daki teröristlere elden iletilen milyonlarca doların onda biri Van’a gitti mi?
Bakın, Suudi Arabistan Kralı, bizim Libya’daki teröristlere elden verdiğimiz kadar bile yardımda bulunmadı deprem için.
İmdiii, enkaz altından 102 saat sonra canlı çıkan yurttaş kimden hesap soracak.
Ya ölenler.
70 küsur milyonluk bu halk, ödediği vergilerin nerelere harcandığını sorar kardeşim.
Sen de oturur bunun kuruş kuruş hesabını verirsin.
Halkın sormak hakkıdır ama sormuyor.
Kullandığımız elektriğin faturasını öderken, kullandığımız suyun faturasını öderken, kullandığımız sabit ve cep telefonunun faturasını öderken, bu arada ödediğimiz dolaylı vergilerin hesabını sormak hakkımız değil mi?
Sormuyoruz işte.
Neden?
Devlete olan güvenimizden.
Devlet yanlış yapmaz diye düşündüğümüzden.
Amaaaa, konunun sorumlusu olan bakan, beyaz cama çıkıp, “duble yollara harcadık” diye dalga geçer gibi bir açıklama yaparsa, işte bu benim ağrıma gider.
Kendimi kandırılmış olarak görürüm.
Hem de “devlet yanlış yapmaz” diye düşündüğüm devlet tarafından.
Ve beynimde fay hatları oluşuyor…
|