İtalya’da Berlisconi, istifanın eşiğine geldiğini anlayınca arka kapıdan kaşmış.
Yunanistan’da Papandreu işi becerememiş.
Irak’a demokrasi gelmiş(!)
Suriye’ye demokrasi yoldaymış.
Libya, yeni bir demokrasi için bitirilmiş.
Mısır durulmamış.
Sıcak para, soğuk para ikilemiyle birlikte, sıcak savaş, soğuk savaş eş anlama geliyormuş.
Çin, insan yoğunluğunda başını alıp gidiyormuş.
Hindistan, Çin’i takip ediyormuş.
Rusya hala kapalı kutuymuş.
Japonya, fay hattı üzerinde fay dansı yapıyormuş.
Dünya ağası Amerika’da, özgürlükçüler, kapitalizmin karargahı önünde gösteri yapmaya başlamışlar.
Üstelik bu gösteriler Avrupa ülkelerine de sıçramış.
İran’ın nükleerleri varmış.
Dünya ağası, Ortadoğu’yu İran’ın nükleerinden korumak için Suriye’yi harcama ve İran’a biraz daha yaklaşma programları yapıyormuş.
Çevremizde bunca karanlık planlar uygulanırken biz ne yapıyor muşuz?
Kurban bayramı kutluyormuşuz.
Allah bir gün bizim de belamızı verecek ama, ne yapalım, Allah’tan geldi diye sineye çekeceğiz.
Sineye çekmeyip de ne yapacağız?
Kime, kimlere karşı koyacağız?
Dost belli değil, düşman belli değil.
Aslında her şey belli de biz bazı konuları anlamak istemiyoruz.
Herkes göbeğinden bir yerler bağlanmış, “devran bu devran, gerisi Allah kerim” deyip duruyor.
Oysa Allah yarattığı kuluna akıl diye müthiş bir organ bahşetmiş.
İz’an, denge, bakma ve baktıklarını görme, anlama, yeteneği vermiş.
Biz ne yapmışız?
Bunları göz ardı ederek, günübirliğine yaşamaya ve “bir günün beyliği beylik” anlayışıyla yaşamımızı sürdürmeye çalışmışız.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demişiz.
O yılanın bir gün bize de dokunabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmemişiz.
Avrupa ülkelerinin yönetimleri çatırdıyormuş, hikaye.
Komşu ülkelerde kargaşa varmış, kıyl – ü kal…
Biz Türk’üz.
Bize bir şey olmaz.
Biz Altay’lardan kalkıp Anadolu’ya gelmişiz.
Deprem meprem, komşu ülkelerdeki kargaşa margaşa bize vız gelir tırıs gider.
“Biz biliriz bizim işlerimizi / İşimiz kimseden sorulmamıştır / Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle / başımız bir kere eğilmemiştir…”
Oysa günümüzde ne kılıç var ne de mızrak.
Ne top var ne de tüfek.
Birileri bir düğmeye basınca her şey bitiveriyor.
“Ankara’nın taşına bak / gözlerimin yaşına bak…”
Dünya dönüyor…
Bilmem anlatabildim mi?
|