Koyundan, kuzudan, keçiden, oğlaktan, angutsan, danadan, inekten ve bu saydıklarımın yerlisinden yabancısından, ayrıca en gelişmiş mahluk olan insandan kurbanlar vere vere bir kurban bayramını daha geride bıraktık.
Van’da deprem olmuş, insanlar aç ve açıktaymış, devlet çadır göndermiş, onlar “bize çadır madır ulaşmadı” diyormuş, hepsi fasafiso.
Biz kurbanımızı kestik, dini vecibelerimizden birini yerine getirdik ya!
Artık huzur ve denge içinde sırat köprüsünden geçerek cennet – i alanın düşünü kurabiliriz.
Komşunun evine ekmek girmiyormuş, komşunun çocuğu üniversiteyi bitirdiği halde aylardır boşta geziyormuş hikaye.
Zaten bizim komşuluk ilişkilerimiz de kalmadı.
Komşuya merhaba demeyi bırakın, komşu olduğumuzu bile bilmiyoruz.
Bizim ithal cep telefonlarımız var.
Altı ay sonra bataryalarını bulamadığımız cep telefonlarımız…
Yenisini alıp bol bol geyik yaptığımız cep telefonlarımız.
Yapılan bir araştırmaya göre, benim cennet ülkemde yaşayan güzel insanlarım, cep telefonuyla konuşmada dünya birincisiymiş.
Peh peh peh…
Hani “ayranı yok içmeye” diye başlayan bir özdeyişimiz var ya!
İşte öyle bir şey.
Cep telefonu ile “seni seviyorum” demek bedava.
Al bir cep telefonu, “seni seviyorum” diyecek birini ara, bulabilirsen.
Bugün konuştuğun kadar ertesi gün bedava.
Senin yeter ki bir cep telefonun olsun.
Sen yeter ki konuş.
Kıyamet gibi kampanyalarımız var.
Size uygun bir kampanyayı sizin yerinize nasıl olsa bulurlar.
Siz de konuştukça konuşursunuz.
İster ceple, ister sabit telefonla, ister yurt içi isterseniz yurtdışı…
Bedava canım bedava.
Yeter ki bize gelin, bizim operatörümüzü kullanın.
Hele hele bayramlarda tüm konuşmalar her yöne ve herkese bedava.
Haberiniz yok mu yoksa?...
xxx
Yeniden başa dönüyoruz;
Bir kurban bayramını daha geride bıraktık.
Koyunuyla, kuzusuyla angusuyla, keçisiyle, danasıyla, ithaliyle kurbanlar kestik ve birbirimizin bayramını cep telefonlarımızdan mesajlar atarak kutladık.
“İyi bayramlar.”
“Ailemle birlikte ailenizin ve sizin bayramınızı kutluyoruz.”
“Bayramınız hayırlara vesile olsun.”
Falan filan…
Kurbanlarımızı kestik, buzdolaplarımızın buzluğunu doldurduk.
Artık altı ay kurban etiyle yaptığımız yemeklerimizi yeriz.
“Allah için kurban, küp için topaç” derler ya!
İşte aynen öyle.
Şimdi genç okurlarım “topaç” ve “küp” ün ne demek olduğunu da bilemezler.
Onlar kullandıkları cep telefonlarının markaları ve özellikleriyle uğraşırken, babaları, anaları da -eğer sorarlarsa- “topaç” ve “küp” ne demek, onlara anlatırlar.
O da televizyon izlemekten ve teflonla konuşmaktan fırsat bulup, sözcüklerin ne anlama geldiğini merak ederlerse…
Şimdi “bayramınız nasıl geçti” diye sorsam, bana kırk dereden su getireceksiniz.
Onun için sormuyorum.
Allah her yıl bu zamanlara çıkara…
|