Dünya, hızla büyük bir değişime doğru koşuyor.
“Hangi konuda” diye sorarsanız, “görmüyor musunuz, her konuda” diye yanıtlarım.
Dünyadaki değişim sürerken, akıllı devlet adamları bu değişime ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Hele hele dünyanın ağalığına oynayanlar bile var.
Bize gelince; kendi tarihimize karşı kan davası sularında yüzüyoruz.
Güya, “acılarımızla yüzleşmeye çalışıyoruz.”
Ve “yaralarımızı da sarmaya…”
Yani dünya geleceğin hesabını yaparken, biz geçmişin hesabını sorma iklimindeyiz.
Akıllı sandığımız parti liderleri, birbirlerinin inancıyla uğraşmaktan, birbirlerini karalamaktan, birbirlerini konuşmaktan başka ne yapıyorlar?
“Özür dile”, “yok sen özür dile”, “o da özür dilesin” gibi kısır çekişmelerle ve geleceğe bakmadan ha bire didişiyorlar.
Dış ülkelerle ilişkilerde, bölgenin liderliğine oynadığımızı sanıyoruz ama dünyanın değiştiğini gören devlet adamları, aldığımız gazla böyle davrandığımızı biliyor ve gülüyorlar.
Her ulusun geçmişinde çeşitli olumsuzluklar vardır.
Hiçbir ulus sütten çıkmış ak kaşık değildir.
Dünyada yaşanan değişime ayak uydurmaya çalışan ülkeler, geçmişi değil geleceği düşünüyor, bizim de geçmişle hesaplaşmamız için ne gerekiyorsa yapıyorlar.
Benim cennet ülkemde mutlu insan sayısı gide gide azalıyor.
İşin ilginç yanı, insanlarımız mutsuz olduklarının ayırdında değiller.
Değişen dünyaya karşı ayaklarımızı uzatmış, günübirliğine yaşamaya çalışıyoruz.
Çalışan kesim hak ettiği ücreti alamıyor.
Emekli kıt maaşıyla sihirbaz gibi yaşama savaşı veriyor.
Basın tepkilere, grevlere, yürüyüşlere, protestolara haber diye bakmıyor.
Baksa, patronunun mali incelemeye alınacağını bildiğinden, patronu üzülsün istemiyor.
Muhalif düşünen bilim adamı, gazeteci, asker, bir kulp takılıp içeri atılıyor.
Sesini yükseltmeye korkan bir toplum oluştu.
Yükseltenlerse, iktidara methiyeler dizmek için yükseltiyorlar.
Ana muhalefet kendi içinde savaşıyor.
Yavru muhalefet pısmış durumda.
Her şey halkın gözleri önünde gelişmesine karşın halk, duyarlı davransa isyan sayılacağını sanıyor.
Dünya değişim yaşarken bizde durum böyle.
Yoksa ben mi yanlış algılıyorum?.
Eğer öyleyse, bu meslekte geçen yıllarıma acırım.
Vallahi de acırım, billahi de acırım…
|