Malatya’da, Nato maskesiyle Amerika’nın kurduğu füze kalkanına, yurdun çeşitli yörelerinden tepkiler geliyor.
Geçtiğimiz gün de Kocaeli’nde protesto gösterileri vardı.
Kocaeli nere, Malatya nere?
Güvenlik güçleri, Kocaeli’ndeki protestocuları darmaduman etti.
Haksızlar mı?
Malatya’da kurulan füze kalkanı için sen kalk, Kocaeli’nde protesto gösterisi düzenle.
Yalnız Kocaeli mi?
Malatya için her ilde protestolar yapılmalı ve güvenlikçilerde, “size ne Malatya’dan kardeşim?” diye bu protestocular dağıtmalı…
Herkes memleketine sahip çıksın kardeşim(!)
Hep Malatya’ya sahip çıkılmaya kalkılırsa n’olur bu memleketin hali?...
xxx
Bizim YÖK, katsayı uygulaması ile yine gündemde.
Yani düz liselerle meslek liseleri eşit koşullarda üniversite sınavlarına girecekler dolayısıyla eğitimde eşitlik sağlanmış olacak(!)
Öğrenci, bir endüstri meslek lisesinin torna – tesviye bölümünde okumuş ve mezun olmuş ama ziraat mühendisliği okumak istiyor.
YÖK, “sen teknik bilgilerle dallaştın, bir teknik okula girmen gerek” demeyecek.
Ya da öğrenci, imam hatip lisesinde fıkıh okumuş, akaid okumuş, Arapça öğrenmiş ama “ben endüstri mühendisliği okuyacağım” diyor.
YÖK ona da “senin endüstri mühendisliği okumana lisede aldığın eğitim yeterli değil ama ilahiyat fakültesine gidebilirsin” diyemeyecek.
Neden?
Eeee, gençlerin istediği okulda okuma özgürlüğü var ya!...
YÖK Başkanının görev süresi doluyor, “hele şu işi iyice bir karıştır” dediler, o da karıştırıverdi.
Yani “benden sonra boran” anlayışı ile elinden geleni yaptı.
xxx
Brüksel’de bir toplantı var.
Bizim Avrupa Birliği bakanımız da toplantıda.
Her ülkede devlet adamlığına yakışmayacak davranışta bulunanlar çıkıyor.
Orada da biri çıkıp, çerçevelediği bir karikatürü bizim bakana vermeye çalışıyor.
AB bakanımız almıyor tabi.
Ardından, pek de diplomatik olmayan bir dille yanıt veriyor.
Devletin ajansının, bu konudaki açıklamalarına değinmek bile istemiyorum.
Çünkü o açıklamalar, haberciliğin ötesinde bir şey.
Ha bu işin suçlusu, bana göre bizim AB bakanımız.
Çünkü birilerinin ağızlarını bozmasının önünü açtı.
Bizde diplomatik dil kullanan pek kalmadı zaten.
Van minut le başladık, bakın nerelere geldik.
Başbakan o van minutu çektiğinde, kendisini yönetenlerin elini masaya vurarak bağırmasını özleyen benim insanlarımın gururunu okşamamış mıydı?
Halk “hah işte bu kadar” dememiş miydi?
Bakın, nerden nereye geldik…
|