Çok ülkeye nasip olmayan bir coğrafyada yaşıyoruz.
Cennet ülkemin üç yanı denizle çevrili.
Düşünüyorum da iyi ki üç yanımız denizle çevrilmiş.
Neden iyi ki diyorum?
Karadan komşumuz olan ülkelerin hiç biriyle barışık olmadığımız için iyi ki diyorum.
Güya komşularla sıfır sorun politikası izliyorduk…
Allah korusun Akdeniz olmasaydı da karadan bir başka devletle komşu olsaydık.
Ya da Eğe Denizi ve Karadeniz yerine, karadan bazı ülkelerle komşu olsaydık.
Bir süre için belki iyi komşuluk ilişkileri ile götürürdük ama sonrada düşman kardeşler olmamamızı kimler garanti edebilirdi?
Binlerce kilometre uzaktan dünyaya ağalık yapan Amerika mı?
Avrupa ağaları İngiltere, Fransa, Almanya mı?
Dünyayı kendi keyiflerine göre çözüp bağlamayı ilke edinen bu “dost ve müttefik” ülkeler, bizim karadan komşularımızla aramızın bozulması için ellerinden geleni yapmıyorlar mı?
Aramızda bin kilometreye yakın sınır olan güney komşumuz Suriye ile Irak ile İran ile Ermenistan ile batıda Yunanistan ve Bulgaristan ile dostluk bağlamında yakınlaşmamız, egemen güçlerin işine gelmiyor.
Bu ülkelerle ticari, sosyal ve kültürel bağlarımızı koparmaya çalışıyorlar.
Bu komşu ülkelerle aramızın bozulmasından, onların çeşitli çıkarlar sağlayacakları hala anlaşılamadı.
Güney komşumuz Suriye’de, ilkin dıştan tetiklenen bir kargaşa çıkarıldı ve hala sürüyor. Ardından bizi de bu kargaşanın içine çekmek istediler ve hala da amaçları bu.
Birbirlerine kahvaltıya gidip gelen, birlikte tatile çıkan komşu iki ülkenin yöneticilerini düşman kardeşler durumuna getirdiler.
İran için de durum bundan farklı değil.
Ermenistan’ı kaşıyorlar.
Irak’a zaten demokrasiyi getirdiler(!)
Aramızın iyi olduğu bir komşu ülke görebiliyor musunuz?
Ben göremiyorum.
Şimdi ben, “iyi ki cennet ülkemin üç yanı denizmiş” demekte haksız mıyım?
Bu arada bizim toplum içten içe duyarsızlaşıyor ve buna bağlı olarak da kokuşuyor.
Öyle olmasa herkes istediği gibi at oynatabilir miydi?
Egemen güçler, bizi yönetenlere gaz vermeyi sürdürdükçe ve bizim muhterem yöneticilerimiz verilen bu gaza geldikçe, 2012 yılının rahat geçmeyeceği de gün gibi ortada.
Oysa “bağımsızlık benim karakterimdir” diyen bir liderin kurduğu ülkenin yurttaşlarıyız.
Yeter ki yurttaşlık görevimizi unutmayalım…
Not; Dün yayınlanan “Nereden Nereye” başlıklı yazımın son bölümünde bir hata oluşmuş. O bölümü yeniden yayınlıyor ve benden kaynaklanmayan o hatadan dolayı özür diliyorum. (H.T)
“Bizde diplomatik dil kullanan kalmadı zaten.
Van munit le başladık, bakın nerelere geldik.
Başbakan o van munit i çektiğinde, kendisini yönetenlerin elini masaya vurarak bağırmasını özleyen benim insanlarım gururu okşanmamış mıydı?
Halk, “hah, işte bu kadar” dememiş miydi?
Bakın, nereden nereye geldik…”
|