Operasyon operasyon, duruşma duruşma, soruşturma soruşturma, tutuklama tutuklama yuvarlanıp gidiyoruz.
Duruşmaları süren bazı davaların ayni gün ve ayni saatlere denk gelmesi ya da getirilmesi, apayrı bir senaryo gibi geliyor bana.
Terör konusunda, etnik kimlikler konusunda iktidar partisinden ayrı sesler çıkıyor, muhalefet partilerinden ayrı sesler çıkıyor.
Birleştikleri ve aynı sesi verdikleri tek konu, bir gece yarısı oturumunda milletvekili emeklilerinin ve milletvekillerinin maaşlarına zam konusu…
Son derece önemli konularda strateji diye bir şey düşünülmüyor.
Böyle konular, günübirlik taktiklerle geçiştirilmeye çalışılıyor.
Bakın, şimdilerde biz Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl mı 7 yıl mı olduğunu tartışaduruyoruz.
Yeni bir dedikodu ile bir tartışma konusu daha;
2014 yılında hem genel seçimleri yapalım hem de başkanlık sistemine geçelim ve Erdoğan’ı başkan yapacak seçimleri yapalım…
Halkın ne düşündüğüne aldırış eden yok.
Hani “yetmez ama evet” e alışıldı ya!
İktidarı sürdürebilmek için her yöntem denenecek, her yola başvurulacak gibi görünüyor.
Bunların tümü, halkın her şeyi çabuk unuttuğuna dayanıyor ama sosyologlar bu konuda pek araştırma yapmıyorlar.
Van’da depremzedelere piknik çadırı dağıtılıyor, çadır yangınlarıyla, bu yangınlarda ölenlerle baş edemezken, ortalığı bir de dedikodu sarıyor;
Neymiş efendim?
“Yılbaşında büyük ikramiye Van’a çıkacak” mış…
Şu cıvıklığa bakın.
Öte yandan Sakarya’da valiye, 4.5 milyon dolara mal olan yeni bir konak yapmışız.
Bir konuyu çabuk gündeme taşıyoruz ve çabucak da unutuyoruz.
Bakın, Fransa’da ulusal meclisin aldığı kararı unutmak üzereyiz.
Dersim’den dolayı özür dilediğimizi unuttuk bile.
Komşularımızda yanan ateşin ortasında kaldığımızı aklımızın köşesinden bile geçirmiyoruz.
Ben ne düşünüyorum biliyor musunuz?
2012 yılından itibaren her şeye zam geliyor ya.
Bu zamların, en az milletvekili maaşlarına yapılan zam oranında olması gerekir diye düşünüyorum.
Hani her şeyi çabucak unutuyoruz ya!
Biraz bağırır çağırır, feveran ederiz, sonra alışırız, daha sonra da unutuveririz.
Bizde bu unutma özelliği oldukça da sırtımıza kambur üstüne kambur yükleneceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Çünkü her şeyi çabucak unutan toplumlar, her kamburu hak etmiş demektir…
|