Hani Mele falan deniyor ya kafanız karışmasın…
Bu mele denilen şey aslında molla…
Şimdi durup dururken bu nereden çıktı, gibisinden aklınıza herhangi bir şey gelmesin de mesele şu…
Diyanet İşleri Başkanlığı Kürt sorununu çözme adına 1000 tane mele’yi kadrosuna alacak…
Peki, molla kim?
Molla ‘da cumhuriyetin çıkardığı devrim yasalarıyla yasaklanan unvanlardan biri…
Asıl görevleri dini önder ya da cemaat ve tarikat liderliği.
Şimdi durup dururken bunları kadroya almak nereden akla geldi, diye haliyle merak etmemek mümkün değil…
Öyle ya…
Diyanetin o bölgede imam açığı mı var
Bölgedeki imam hatip okulları mı kapatıldı
Aslında bunların hiç biri değil. Ne imam açığı var… Ne de o bölgede imam hatip okulları kapatıldı…
Bunların hemen hepsi ülkenin her yerinde yeterince bulunmaktadır da konu şu…
Belki bazıları, çokça kullanıldığından yine mi… gibisinden bir şeyler düşünebilir, ama inanın kaçarı yok, hedef ulus devlet…
Şimdi buradan perspektifi genişletelim ve olayları anlamak için daha uzaktan bakalım…
Emperyalizmin hammaddeye ve yeni pazarlara olan ihtiyacı sona ermediği sürece inanın sömürü falan sona ermez…
İşte emperyalizm, yeni pazarları ve hammadde alanlarını ele geçirebilmek için buna sahip çıkan ulus devletleri hedef alır ve onları gerek etnik, gerekse dinsel açıdan parçalamaya çalışır…
Zaman zaman bunlardan birini kullansa da, genelde işini hiçbir zaman şansa bırakmayacağı için ikinci yolu da hep açık tutar…
Hem zaten yanı başımızda yaşananlara bakın…
Sadece Irak ve Suriye ‘de yaşananlar bile emperyalizmin hiçbir zaman tek ata oynamadığını göstermektedir…
Bu ülkeler yalnızca etnik olarak değil dinsel olarak da çatışmaya zorlanmaktadırlar…
Hem zaten biz bu mollaların bir kısmını oldukça yakından tanıyoruz. Öyle ya cumhuriyeti bile bunlarla mücadele ederek kurmadık mı?
Örneğin Kubilay’ı katleden Derviş Mehmet, adından de belli olduğu üzere derviş değil miydi?
Ya Şeyh Sait, bu kişi de İngiliz emperyalizminin desteğiyle cumhuriyeti yıkmak amacıyla ayağa kalkmadı mı?
Seyit Rıza, daha dersim tartışmalarının ateşi soğumadı bile…
İşte Cumhuriyet bu tür olayların gelecekte de tehlike yaratmaması amacıyla 26–11–1934 yılında bir yasa çıkarıyor ve bu tür unvanların kullanılmasını yasaklıyor ve tabi bu tür örgütlenmeleri de…
Çünkü genç Cumhuriyet bir ulus devletti ve bu tür bir devlette dinsel ve etnik kimliklerin önemi olamazdı… Biliniyordu ki bu tür unvanlar ve örgütlenmeler olduğu sürece toplumda parçalanma tehlikesi hep olacaktı…
Bu güne gelirsek, etnik açılım tamamlandı
Sıra geldi ülkenin cemaat ve tarikatlara ayrılmasına…
Yani sonuçta emperyalizm kendi koşullarını dayatıyor, bize de çok fazla bir seçim sansı bırakmıyor...
O halde; ya Cumhuriyetten ve ulus devletten yana olacaksınız ya da etnik kimlik, şeyhlik, dervişlik ve mollalıktan
Ortası yok!
|