Kilisliyim.
Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım Kilis’te geçti.
Bizim kuşak, ilkokul ve ortaokul yıllarımızda silah ve mayın patlamaları sesleriyle büyüdük.
Her gece kaçakçılarla kıyasıya çarpışılır ama bir türlü kaçakçılık önlemezdi.
Kaçakçılık sürerken benim Kilis’imde tuhafiyeci dükkanları birdenbire çoğaldı.
Berber, mesleğini bıraktı, tuhafiyeci dükkanı açtı.
Marangoz mesleğini bıraktı tuhafiyecili dükkanı açtı.
Bir çok memur görevinden istifa etti, tuhafiyeci dükkanı açtı.
Oysa kaçakçılık yasaktı.
Kaçakçı, ölüm kalıp savaşı vererek getirdiği kaçak malları, bu tuhafiyecilere dağıtıyor, yurdun çeşitli kentlerinden gelenler de bu kaçak malları satın alarak memleketlerine dönüyorlardı.
Yollarda yapılan aramalarda, güvenlik görevlileri bir takım fincana, yarım kilo çaya, bir halıya göz yumuyordu ama bunlardan çok miktarda götürenlerin mallarına el konuluyor ve kendileri de gözaltına alınıyorlardı.
Bu kaçak mallar Suriye ile Türkiye arasındaki mayınlı alandan yurda sokuluncaya kadar ne canlar gidiyordu.
Mayın patlamalarında ne kadar insan sakat kalıyordu, kimsenin umurunda değildi.
Kilis’te, hala ayakları mayında kalmış, kolu kopmuş orta yaşlı, yaşlı insanlara rastlayabilirdiniz.
Hepsi, yasak olmasına karşın, günlük nafakasını kazanabilmek için giriyorlardı bu can pazarına.
Uludere’de uçakların bombalarla öldürdüğü 34 kişi için, devletin tazminat ödeyeceğini duyunca sevindim.
Neden sevindiğimi anlatayım;
Uludere’de 34 kişinin ölümüne devletin uçakları neden olmuştu.
Kilis’te de mayın tarlasında ölen, bacağı, kolu kopan, gözlerini kaybeden kaçakçıların bu kayıplarına da devletin döşediği mayınlar neden olmuştu.
Şimdi Uludere’de uçaklarla bombalanan ve yaşamını yitiren 34 kişi için tazminat ödeyecek olan devlet, Kilis’te, sınıra devlet tarafından döşenen mayınlardan dolayı yaşamını yitiren, ayağını, kolunu, gözünü kaybeden kaçakçılara da tazminat ödemeyi düşünür mü?
Kaçakçılık yaparken mayına basıp yaşamını yitirenlerin yakınları, bacağını, kolunu, gözünü kaybedenler, şimdiye dek devletten tazminat istedi mi?
İsterlerse haksızlar mı?
Çünkü Uludere’de iş veremediği için yıllardır kaçakçılık yapanları bombalayan devlet, Kilis’te de iş olanağı bulamadığı için kaçakçılık yaparken kolunu bacağını, gözünü, canını yitirerek mağdur olanları aynı terazide tartmıyor mu?
Uludere’in kaçakçısı ile Kilis’in kaçakçısı farklı mı?
Kaçakçılık, yasalara göre suç sayılıyorsa, Uludere’de kaçakçılık yaparken bombalanarak ölenlerle, Kilis’te kaçakçılık yaparken mayın tarlalarında ölen, kolunu, bacağını, gözünü yitirenler aynı ülkelerin yurttaşları değil mi?
Demokrasiyse demokrasi.
Eşitlikse eşitlik.
Yurttaşsa yurttaş.
Devletse devlet.
Adaletse adalet.
Hadi, buyurun bakalım…
|