Evdeki günlük işlerin bitmeyen telaşından sıyrılıp, biran gözlerim pencereye takıldı ve pencereden görünen o manzaraya.Birden dışarıda görünen manzarayı hiç alıcı gözlerle izlemediğimi fark ettim.
Tüm işlerimi bırakıp pencere önüne sandalye çekip oturdum.Sonra o cam arkasında filim karesi gibi duran manzaraya daldım.Hayret.! Nedendir bilmem, yıllardır o küçük çam ağacını hiç fark etmemişim, tam yanında ki gülleri de,biraz daha uzaklara baktığımda, gölgeleriyle biraz hüzün veren o küçük dağı da.Hüzün dağı diye yorumladığım tepenin eteklerinde, ne olduğunu tam fark edemediğim bir iki ağaç vardı.Ağaçların ne olduğu hiç önemli değildi,beni etkileyen o küçük dağın eteğinde yalnız insanlar gibi görünmesiydi,ya da oradaki yalnızlığı kendime benzetmemdi.
Bakışlarım daha da derinleşti,o gölgelerin o yalnız ağaçların arasında,küçük bir tütün tarlası gördüm.Hey Allah’ım nerden nereye,o dağın eteğinde,ağaçların arasında tütün tarlasının işi ne.?İşin garibi o yaş tütün kokusunu,ellerimde,burnumda,ciğerlerimde hissettim.
Yaş tütün kokusu,yine aldı götürdü beni maziye.
Toprağa ekilen tütün tohumu,sonra fideye dönüşmesi,oradan tek tek söküldükten sonra demet yapılması,kurumaması için suyla devamlı nemli tutulması,toprağı havalandırılmış tarlaya götürülüp,belli aralıklarla açılan küçük oyuklara yerleştirilmesi,kırılmasından korktuğumuz bir cam gibi büyük hassaslıkla kökünün toprakta sıkıştırılması,peşinden sulanması.
Tüm bunlar insanın doğaya nakışı gibi geliyor. Sonra başlarsın gözlemlemeye, o küçük fideler susuz mu kalıyor,toprağımı azalmış,otlar mı kaplamış.? İtinayla toprağını havalandırır otlarını temizler sularsın,çocuğun gibi tek tek ilgilenirsin.Üstüne titrediğin fidelerin zamanla nasıl boy attıklarını,onlar büyüdükçe içindeki heyecanı tarif etmede zorlanırsın.Yeşilleri daha başka ,kokusu daha keskindir artık,bu da aşamaların başka noktasına gelindiğinin belirtisidir ,yaprakların gövdeden ayrılma sırası gelmiştir.Bunu yapmanın da sırası vardır elbet,öyle bir anda yapraksız bırakılmaz gövdesi,o bile ince bir ayrıntı gerektirir gövdesinden,taze küçük yaprakları ayırmaya kıyamazsınız .Rengi daha koyu yeşile dönmüş dipteki büyük yapraklardan başlarsınız. Belli gün aşamasın da sırası gelerek koparılan yapraklar, tam tepede koparılan son yaprakla toplanma işlemi bitmiş olacaktır.Her kademede yaprakların kırılarak küçük demetlerden büyüklerine dönüştürülmesi,demetlerin itina ile sepetlere yerleştirilmesi ve bunları yaparken sabahın en erken saatlerinin tercih edilmesi, o erken saatlerde uykunun en güzel yerinde kalkıp tütün toplamaya gitmenin uyku mahmurluğundaki hazzı da ayrı bir olaydır.Güneşin sizi, tütünleri, sıcaklığıyla bunaltmaması için erken saatlerin tercih edilmesindeki mantık kadar güzel ne olabilir.
Tüm bunları yaparken her yaprak koparışınızda parmaklarınıza bulaşan yapışkan zifirin zamanla karararak ellerinizde elbiselerinizde ayrı bir örtü oluşturması,onu çıkarmak için dakikalarca uğraşılması ayrı bir zorluktur. Yeşil ve böylesine hoş kokan bir yapraktan yine böylesine rahatsız edici yapışkanın ellerinize bulaşması tütünün yapılışındaki amacı düşündüğünüzde sizi panikletir..
Toplanan tütün demetlerinin konduğu sepetle eve dönmek sizi bekleyen semaver çayının yanındaki doğa tazeliğini taşıyan yemekleri yemek o sabah erken kalmanın mahmurluğunu da, bunalan vücudun sıcaklığını da alıp götürür.Sıra gelmiştir, toplanan demetleri, yine tek tek elden geçirmeye ,yani özel iğnesiyle iplere dizilmesine...Ellerinize iğne ucunu batırmadan yaprağı zedelemeden damardan ipe dizilmesinin mutluluğunu ancak yaşayan bilir .Yapraklar dizildikleri iplerde salına salına kurumaya hazırdır artık.Kurutulurken bile küçük bir çocuk gibi üstüne titrersiniz. Yağmur yağarsa ıslanır mı,? Gece soğuk olursa, yada güneşte doğrudan kalırsa yaprakları yanar mı.? Bunların endişesiyle kurumasını izlersiniz.Yeşil yaprakların kurudukça altın sarısına dönüşmesi,bir ressamın eserini uzaktan hayranlıkla seyretmesi kadar haz verir insana.
Kuruyan tütünlerin işi bitmemiştir henüz. Yine tek tek elden geçmesi gereken bir sıra vardır.. kuruyan yaprakların tek tek kontrol edilerek havalandırılması, ayrı bir demetleme yapılması.ve artık alıcıya sunma zamanı gelmiştir .Tütünleri alıcıya sunarken beğeni kazanılmasının sizde uyandıracağı hazsa bambaşkadır,eee o kadar emek o kadar ilgiden sonra bunu hak etmişinizdir artık.
Ellerinizdeki o yapışkan zifir zamanla geçmiştir,sadece hafif bir tütün kokusu kalmıştır ellerinizin üstünde.
Tütünlerinizin fabrikalara ulaştığını bilir,büyük emek ve yorgunluktan sonraki mutluluk içinde arkanıza yaslanırsınız, Birden silkindim,pencere önüne oturuşumu,küçük kareden görülen manzarayı seyrederken daldığımı fark ettim.Nerelere gitmiştim ben.? İşin garibi o tütün kokusunu nasıl böylesine derinden hissetmiştim.
Elimdeki sigarayı fark edince beni tütün mazisine götüren şeyin karşımdaki hüzünlü gölgeler ve sigara olduğunu anladım. Tütünün üretimindeki emek güzelliği kadar onun ellerde oluşturduğu zifirleri düşününce,her nefes çekişimizde tütünün bedenimize verdiği zararın paniği ve korkusuyla yıllarca kullandığım sigarayı bir anda terk ettim..