İnternete yeni alıştığım günlerdi,orası bana çok yabancıydı ve iki tuşla dünyayı gezmenin keyfi ise, ben de inanılmaz duygular yaratmıştı.Bir bebeğin dünyayı keşfeder gibi her şeyi öğrendikçe aldığı keyfi, ben de internette bilgisayar başında alıyordum.Tek fark, yaşamımda nasılsam ,yani yeni bir yere gittiğimde yeni kişilerle tanıştığımda nasıl çekingen oluyorsam bilgisayar başında da öyleydim.Bir siteye girdiğimde sanki herkes beni izliyor gibi çekiniyor,en çokta interneti gençlerin kullandığı bir yer olduğunu düşünerek, benim yaşımda bir annenin internette olması yadırganacak ürkekliğiyle ama bir o kadarda araştırmacı yanımla saatlerimi bilgisayar başında geçiriyordum.
Ve oyun sitelerini öğrendim. Tavla oynamak ben de büyük takıntı olmaya başlamıştı, her akşam yemekten sonra bilgisayar başına geçiyor sabahlara kadar tavla oynuyordum. Yenilmek bana yakışmaz diye olanca dikkatimle rakibimi takip ediyor yendikçe galip olmanın hazzını duyuyordum. Yine böyle keyifli bir oyun gecesinde tavla odasına girip bir rakip buldum oyun harika gidiyordu ,sanırım karşı tarafta yenilmeyi hazmetmiyordu ki her yenilgisinde bir oyun daha başlatılıyordu.Oyun böyle dolu dizgin ve hırslı bir seyirdeyken birden karşı rakip sessizleşti oyun karşı yönde kaldı,sanırım oyunu terk etti düşüncesiyle beklerken rakibimin hala masadan çıkmadığını gördüm.Önce sabırla oynamasını bekledim,yazıyla ikaz ettim yine ses yok. Ve o andan itibaren bekleyiş başladı. Önce, belki kısa süreli bilgisayar başından kalktı bekleyişi,daha sonra bilgisayar başında uyumuş olabileceği düşüncesi…
İlk başta yazdığım gibi,internette ne kadar acemiysem, yaşamım da sürdürdüğüm karşı taraf kırılmasın,ayıp olmasın gibi iyi niyetimle arkama yaslandım rakibimin tekrar oyuna dönmesini beklemeye başladım.Eğer masa da adı görünmese ben de çıkacaktım.Her nerdeyse geldiğinde oyunu bitirip çıkmak, ya da gelir gelmez izin isteyip ayrılmak gibi düz bir mantıkla belki de yarım saate yakın bekledim.Nice zaman sonra karşı taraftan gelen yazı okudum.
-Özür dilerim klavye başında uyumuşum.
-Ben de merak etmiştim, dedim.
-Siz beni mi beklediniz? Diye hayretle sordu.
-Evet ,Siz gelmeden gitmek ayıbıma gitti oyunu terk edemedim bekledim,dedim.
.Bu yazdıklarımdan sonra ,davranışımdan dolayı mahcup olacağım cevap geldi.
-Yıllardır internetteyim,ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum,ayıp olacak diye rakibinin dönmesini bekleyen bir oyuncuya şahit oluyorum, dedi.
Yaşamımda ki gerçekciliğin sanala yansıdığı o anıyı hatırladıkça, yine yüzüm mahcubiyetten kızarıyor ve samimi duygularımın yıllara rağmen ,aynı kalmasından dolayı da büyük mutluluk duyuyorum.
Bu anımı paylaşmamda en büyük neden,hayatımız da yer eden edep ve değerlerimizin ,hangi ortamda olursa olsun bozulmayacağıdır. İnsanların hayatları boyunca; bilinçlerinin, duygularının ve davranışlarının arasında bir tutarlılık olmasını gerekmektedir. Bu aşamada hayata gözlerimizdeki pencereden nasıl baktığımız, bize aynı oranda bizim dünyayı nasıl algıladığımız bilgisini vereceğinden dolayı bu algıyı mümkün olduğunca iyileştirmeliyiz. Çevremizdeki insanlarda oluşacak imajdan önce kendimizle barışık ve gurur duyacağımız şekilde olmasını sağlamak ve bunun için de yaşamımızı gurur duyacağımız şekilde sürdürmeye çalışmalıyız.
Neyse ki oluşturduğumuz imajımız, hem sosyal hayatımızda hem de iş hayatımızda kendisini iyileştirilip, geliştirebilmemize açıktır,bize düşen bu iyileştirmeyi çok iyi kullanabilmektir.Kendimize saygıyı kaybetmediğimiz sürece inananıyorum ki daima saygı duyulanlar arasında yerimizi bulacağız.
Bizden beklenenler, bizim beklediklerimiz derken aslında yaşamını gerçekten gözlerinin içi parlayarak sürdüren, akıl hocalığı yapıp arkadan gelenlere yardım elini uzatan ancak alçakgönüllülüğü de elden bırakmayan kişiler hep gönüllerimizde idol olarak kalacaktır
Kendimiz olmaktan, asla vazgeçmeme dileğimle...SEVGİLER, SAYGILAR
|