Kim, hangi makamda, ne kadar süre oturacağına kendi karar veriyor ya!
İktidar, kendini her konuda haklı görüyor ya!
Muhalefet, her konuda kendini haklı görüyor ya!
Uzlaşma, empati, diyalog kayıplarda ya!
Sözün özü; herkes bildiğini okuyor ya!
Bugün haftanın son günü.
Geçtiğimiz haftayı bir fıkra ile kapatmıştık.
Bu kez de yine aynısını yapacak ve herkesin bildiği bir fıkranın başlığı ile kapatacağız.
Fıkramızın ana başlığı; “du bakali n’olecek?...”
Bu fıkrayı daha önce yine yazmıştık.
Okuyanlar anımsayacaktır.
Onun için fıkranın ayrıntısına girmiyoruz ve “du bakali n’olecek?” diye herkesin hafızasına sığınıyoruz.
Hem de “hafıza - i beşer, nisyan ile maluldür” diye bir özdeyişimiz olduğunu bile bile.
Biz nelerle meşgulüz?
Fransa parlamentosundan, senatosundan çıkacağına inanmak istediğimiz 60 iyi adam beklemekle meşgulüz…
Tüylerim ürperiyor.
Yazımızı burada bitirirken, herkesin bildiği fıkranın başlığı bir daha vereyim;
“Du bakali n’olecek?...”
Ama duramıyoruz.
Ne yapıyoruz?
Karla ve kar haberleriyle durumu kapatmaya çalışıyoruz.
Yine bu arada yüce meclisin şeref kapısına biriken karları temizliyoruz.
Oysa ne güzel, bembeyaz duruyorlardı.
Orada beyazlıklar görmek hepimizin hoşuna gidiyor, içimizi açıyordu.
Keşke o bembeyaz karları temizlemeselerdi.
Biraz beyazlık kalsaydı.
Çünkü içimizi aydınlatan beyaza hasret kalmıştık…
Son kez bir daha; “du bakali n’olecek?...”
|