Ülke, karakışın etkisiyle Sibirya’ya döndü.
Ankara Anakent Belediye Başkanı, Ankaralılara seslendi; “kaldırımları siz temizleyin, Avrupa öyle yapıyor” diye Ankaralılara akıl, fikir verdi.
Ankaralı sanki Avrupalıymış gibi…
Nedendir belli mi bilmem, şimdi de sendikalı işçilere ve sendikalara taktık.
Yani örgütlü iş yaşamına, örgütlü çalışmaya geldi sıra.
Şimdilerdeki anlayış şöyle;
“İşçiysen işçi kalacaksın, eşek gibi çalışacaksın ama bu arada sendikalı olmayacaksın.”
Sen, işçiden ve işverenden kesilen primi yüksek tut, bundan dolayı kaçak işçi çalıştırmayı özendirmiş ol, sonra da sendikalaşmaya, sendikalı işçilere ve sendikalara kafayı tak…
Bakın gündem yine değiştiriliverdi.
Karakış geldi, yurdu kapladı.
Akdeniz ve Eğe bölgelerindeki seraları kış vurdu.
Bundan dolayı vurgun yiyen, seralarda yetiştirilen ürünler pazarı, pazar da tüketicileri vurdu.
Bu sırada ülkeyi yönetenler, yeni anayasa ile meşgul olduklarından, bu kış vurgunlarını göremediler.
Veya gördüler de görmezden geldiler.
Çarşı – pazardan alışveriş yapanlara, “fiyatlar mı yeni anayasa mı?” diye sorulsa, eminim “fiyatlar” diyecekler ama ardından da duyan var mı diye çevrelerine bakacaklar.
Çünkü çevrede ihbarcı, gizli tanık o kadar çoğaldı ki…
Bu arada bizim televizyonlarımız gürül gürül haberler veriyorlar.
Örneğin; meşhur çiğköftenin vatanı Şanlıurfa’ mı Gaziantep’ mi tartışması açıyorlar.
Hani haber kıtlığı var ya!
Sıra iki komşu kenti bir çiğköfte uğruna birbirine düşürmeye gelmiş gibi.
Bu kışkırtmacanın adı, resmen çiğköfteye fahişe muamelesi yapmaktır.
Muhterem çiğköfte Urfalı olsa ne yazar, Antepli olsa ne yazar?
Sanki İstanbul’da her on evden birinde çiğköfte yapılmıyor…
Karakış bastırmış, seraları sel vurmuş, sebze ve meyve fiyatları fırlamış, Van’da 70 bin kişi hala çadırlarda yaşıyormuş. devlet sendikalara, sendikalı işçilere kafayı takmış, doktoru, eczacısı, memuru, emeklisi eylem yapıyormuş gibi konulara vakayı adiyeden bakılıyor.
Çiğköftenin Urfalı mı Antepli mi olduğu konusu ortaya atılarak, Urfalıların ve Anteplilerin kafası karıştırılıyor.
Benim aziz sosyologlarım, halkbilimcilerim, milletin bu duruma nasıl geldiğini ya da getirildiğini araştırıp açıklama zahmetine katlanamıyor.
Biz, bu gidişle ateş çemberi içinde olduğumuzu zor anlarız gibi geliyor bana…
|