Herkes şapkasını önüne alıp düşünsün; bu cennet ülkede, gerçekten dindar olan hiç kimse sıkıntı yaşamadı.
Cami yaptırmak isteyene “yaptıramazsın” denmedi, üstelik desteklendi.
Kuran kursları her iktidar döneminde hem iktidarlarca hem de halk tarafından desteklendi.
Bu yazdıklarım için, aklı başında olan hiç kimse, “hayır böyle değildir” diyemez.
Bir zamanlar rahmetli Necmettin Erbakan, imam hatip okulları için, “onlar bizim arka bahçemizdir” demişti.
Bugün ülkeyi, ağırlıklı olarak o arka bahçelerden yetişenler yönetiyor.
Başbakanın, “dindar nesil yetiştireceğiz” söylemine neden bu kadar alınıyoruz?
Bu olay yeni değil ki…
Her iktidar kendi meşrebine göre nesil yetiştirmeye kalkışırsa, bu işin sonu nereye varır?
Onu da Allah bilir.
Rahmetli babam, bu ülkeye 36 yıl imam hatip olarak hizmet etti.
Aydın bir din adamıydı.
Camideki cemaatini, çocuklarını ve yakınlarını da bu aydınlığı ile hep aydınlattı.
Kilis’te, evimizin karşısındaki Zayika Hoca’da “supara” dediğimiz eski harflerin alfabesini öğrendim, 6 yaşımda hatim ettim, benim için hatim düğünü yapıldı.
12 yaşımda hafız oldum.
Yani Kur’an’ı ezberledim.
Kardeşlerim de aynı hocaya gittiler, hafız olmadılar ama hepsi de aynı hocanın rahle – i tedrisinden geçerek dinlerini en ince ayrıntılarına kadar öğrendiler.
O zaman da imam hatip okulları vardı ama babamız, -dini eğitimimizin yeterli olduğunu düşünerek- bizi imam hatip dışındaki düz okullara yolladı.
1950 li 60 lı yıllarda Kilis’te, kaçakçılığın doruğa çıktığı dönemde rahmetli babam bizi karşısına aldı, “bakın çocuklar, devletin yasakladığını dinimiz de yasaklar, kaçakçılık gibi pis işlere sakın bulaşmayın” diye öğüt verdi.
Hiçbirimiz bulaşmadık.
Hepimiz, ekmeğimizi hakkımızla kazanabileceğimiz yollardan yürüdük.
Bunları neden yazdım?
Başbakanın “dindar nesil yetiştireceğiz” söylemini yadırgadığım için yazdım.
Ve başbakanın bu söylemi siyaseten söylediğine inanmak istiyorum.
Biz dindar bir nesil olmadığımız için mi Müslüman Irak’ta yaşanan vahşete göz yumduk?
Mısır, Libya, Cezayir’de yaşanan vahşi olaylara dindar olmadığımız için mi ses etmedik?
Komşu kapımız Suriye’yi işgal için çabalayanlara, dindar olmadığımız için mi göz yumuyor ve onlarla birlikte hareket ediyoruz?
En önemlisi, bunca karmaşık olaya, Türkiye’deki hangi iktidar döneminde tanık oluyoruz?
Bir türlü anlayamıyorum…
Hadi gelin, Mustafa Kemal’in yıllar önce yazdığı şu gençliğe seslenişini bir kez daha anlayarak okuyalım.
Tartışılacak bir yeri de varsa tartışalım…
|