Bilmem son günlerde olup bitenin farkında mısınız? Soruyorum, çünkü toplumun önemli bir kısmı olup bitenin farkında olmadan mışıl mışıl uykusuna devam etmekte…
Hem de arada belki biraz sert olarak onları dürtüp uyandırmaya çalışanlara tepki de göstererek…
Uyku durumu hep böyledir, uyutana değil de uyandırana kızılır.
Neler yaşıyoruz şu son günlerde birazcık anımsamaya çalışalım…
Uzun süredir ulus kimliği üzerine çeşitli senaryolar yazılmaktaydı, isteniyordu ki toplum, ulus kimliğinden uzaklaşsın, ulus öncesi tarikatların, çeşitli cemaatlerin her türden etnik kimliğin cirit attığı bir ülke haline gelsin…
Neden böyle isteniyor?
Öncelikle belirtmeliyim ki emperyalizm bölgede güçlü ulus devletler istemiyor.
Onun için de sözde demokrasi adına dayatılan projelerle, onların çeşitli tarikatlara, etnik parçalara ayrılması hedefleniyor…
Bu nedenle ülkedeki her türlü olumsuzluğun faturası ne yapılıp edilip Atatürk’e, ya da onun döneminden birilerine ya da ulusal sembol ve değerlere dayandırılmaktadır.
Daha dün Diyarbakır’daki eski Jitem binasının yanından çıkan kafataslarını bile istiklal mahkemelerine kadar götürmediler mi?
Yani ellerinden gelse adamları mezarlarından çıkarıp yargılayacaklar.
Ama bir süredir bilinen bir şey var ki
Ülkedeki her türlü olumsuzluğu ulus devlet ideolojisine dayandırmaktadırlar.
Her şeyden hatta faili meçhullerden bile onu sorumlu tutmaktadırlar.
Aslında o faili meçhul sözlerinden de gına geldi, sanki öldürülen yazarçizerlerin katili bulunmuş…
Öldürülen tüm askerlerimizin katili ele geçirilmiş gibi, her kazı yapıldığında PKK sözcülerinin ahkâm kesmesi…
Ülkedeki tek meçhuller PKK’lılar mı, askerlerin, yazar ve çizerlerin katileri nerede?
Ama öyle değil, neredeyse yıllardır emperyalist medya ve onun kukla yazarçizerleri, yatıp kalkıp hemen her türlü sorunu ya ulus devlete…
Ya Atatürk’e.
Ya da ulusal sembol konumundaki çeşitli değerlere dayandırmaktadırlar…
Ve yine hatırlatayım tüm bunları demokrasi adına yapmaktadırlar…
Biliyorsunuz Türkiye’de 36 etnik kimliğe vurgu yapılarak bu süreç başlatıldı. Bununla amaç Türk üst kimliğinin yani bilinen tanımıyla Türk milleti kimliliğinin tartışmaya açılmasıydı ki yapıldı…
Bu aşamadan sonra Türk kimliği, milleti ifade eden değil, diğer birçok etnik kimlikten biri olarak kabul edildi…
Hem yaşanan süreçte, ülkemizin yöneticilerinden Türk milleti sözünü duyan da olmadı…
Böylece Türk adını taşıyan her şeye karşı bir kampanya başlatıldı…
Önce Atatürk’ün Millet tanımını ifade eden “Ne mutlu Türk’üm diyene.” Sözü hedefe konuldu
Ardından Öğrenci andı’na yönelik bir kampanya başlatıldı…
Şimdi de Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sine saldırıyorlar…
Ama bu arada düşünülmesi gereken bir şey daha var…
Milli sembolleri hedef alanlarla, yurtseverleri Ergenekonculukla suçlayanlar hep aynı kişiler…
Neden?
|