Bugün yine karmakarışık bir yazı olacak.
Yazmaya başlarken böyle olacağını hissediyorum.
Çoğul olmak.
Kavgada değil, barışta…
Barış.
Kızılderililerle Amerika’yı işgal edenler arasındaki gibi değil.
Mustafa Kemal’in dediği gibi “dünyada barış…”
Falanca yerde şu kadar bomba ele geçirildi.
Filan araçta çok miktarda patlayıcı bulundu.
Barışa bakın.
Birbirimizi ne kadar da seviyoruz.
Sevgiye bakın…
Terör örgütü.
Genelkurmay başkanlığı yapmış biri de terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla içerde, yargılanıyor.
Oysa emrinde yaklaşık 800 bin kişi vardı.
Ve herhangi bir terör eylemine girişmedi.
Nasıl olmuşsa “TSK’ya sızmış.”
Hem de 15 – 16 yaşındayken sızmış.
Askeri lise, Harp Okulu, Harp Akademisi, yüksel, yüksel, yüksel derken genelkurmay başkanlığına kadar sızmış.
Yılları alan bu sızma olgusu, ülke uyurken, sessizce gerçekleşmiş.
Sızdıkça sızmışlar.
Şimdi ülke uyanık ya!
Hepsi içerde.
Top oynayan ve oynatanlarla birlikte havalandırmaya çıktıklarında top oynuyorlardır.
Aziz – Cemil – İlker üçlüsü top koşturuyor, gol arıyordur.
Gündemde MİT yasası mı var?
Barış, demokrasi, özgürlük, koruma, kollama amaçlı değiştiriverin gitsin.
Biz barış, demokrasi, özgürlük peşinde koşuşturan bir toplum değil miyiz?
Araya koruma – kollamayı da sıkıştırınca…
Vekiller uyuklarken yasa teklifleri meclisten gürül gürül geçirilmiyor mu?
Suriye çizmeyi aşmış da sınırda hazırmışız da…
Hepsi fasafiso
Canımız, kanımız, ezeli ve ebedi dost ve müttefikimiz ne derse o olur.
Va’mı itirazı olan?
Buyurun, siz mecliste her şeyin tartışıldığını, her konuda uzlaşıldığını sanın.
Nato Genel Sekreterinin Türkiye ziyaretini halkın gördüğü gibi gör, halk gibi düşün, halkın algıladığı gibi algıla.
Çünkü bu işler, MİT yasasının hemencecik onaylanmasına benzemiyor.
Bakın, Nato Genel Sekreteri Rasmussen bizi ne kadar seviyor…
Hala anlayamadınız mı?
Çok mu karmakarışık yazdık?
Alın size bir “Necefli maşrapa…”
Buyurun bakalım, top sizde.
|