Belki yıllardır eğitime gereğinden fazla bir rol biçilmekte onu sosyal ve ekonomik boyutundan soyutlayarak her derdin çaresi olarak gören bir anlayış topluma hakim olmaktadır.
Böyle olunca da eğitim her türlü sorunun çözümü olarak görülmektedir.
Aslında değildir…
Eğitimi, içinde yer aldığı ekonomik ve sosyal yapının dışında göremezsiniz, hem siz görmüş olsanız bile bu sadece yanılgıdan ibaret olacaktır.
Atatürk özellikle eğitimin niteliği konusunda ne demişti : “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti köleliğe ve yoksulluğa terk eder.”
Yani eğitimi kullanarak bir milleti kalkındırabilirsiniz de, köle de yapabilirsiniz…
Hem eğitimin tanımında da böyle her şeyi çözen mutlak bir anlayış yok, en bilinen tanımıyla eğitim : ”Bireyin davranışlarında istenilen davranışların meydana getirilebilmesidir.”
Anlayacağınız nasıl bir yurttaş yaratmak isterseniz eğitimle onu verirsiniz…
Ülkesini seven, vatanına bağlı, cumhuriyeti koruyacak insanları yetiştirecek bir eğitim de verebilirsiniz…
Tüm bunları yadsıyan, cemaat bilincini ön plana çıkaran bir eğitimi de…
Bu tamamen sizin istediğiniz amaca bağlıdır…
Ama bir süredir sürdürülen çalışmalar ülkede nasıl bir eğitim sistemi yaratılacağının da göstergesi olmaktadır…
Bu konuda bazı yazar ve çizerler deyim yerindeyse sistemin koçbaşlığını yapmaktadırlar…
Önce konu bir şekilde toplumun önüne atılıyor, sonra da bakılıyor toplum bu işe ne kadar hazır…
Ne kadarını kabul eder…
Yani bir anlamda toplumsal refleks test ediliyor…
Haliyle yeterli tepki gösterilmeyenler de belirli aralarla toplumun önüne getiriliyor.
Neydi toplumun önüne konulan konular son zamanlarda…
Bunların başında “Anıtkabir’in Yunan tapınağına benzediği” geldi ama gelen tepkiler üzerine çok gündemde tutulmadı ama meydanı da boş bırakmadılar…
Şimdi Gençliğe Hitabe tartışılıyor.
İnkılâp tarihi dersinin kaldırılması gündeme getiriliyor…
Son olarak başbakanın bir konuşması da konuya son noktayı koyuyor…
“Dindar gençlik yetiştirilecek” insan sormadan edemiyor şimdiye kadar dinsiz bir gençlik mi yetişti, ama söz o değil…
Artık laik eğitim bitecek, dini eğitim olacak, konu bu…
Aslında yapılacak düzenlemelerle bir süre sonra devletin eğitim vermesine bile gerek kalmayacağı anlaşılıyor…
Yeni anayasayla devrim kanunlarını kaldırırsanız, tekke ve zaviyeler yeniden yasal hale gelir, her cemaat de böylece kendi eğitimini verince Milli eğitim konusu da tamamlanmış olur…
Aslında eğitimin Dini mi, milli mi olması gerektiğine en güzel cevabı yine Atatürk veriyor : ” Efendiler! Yeryüzünde üç yüz milyonu aşkın Müslüman vardır. Bunlar ana, baba, hoca eğitimiyle eğitim ve terbiye almaktadırlar. Ancak üzülerek söylüyorum, işin gerçek olan yanı şudur ki bütün bu milyonlarca insan şunun ya da bunun kölesi durumdadır. Aldıkları dinî eğitim ve terbiye onlara bu kölelik zincirlerini kırabilecek insanlık değerlerini vermemiştir, veremiyor. Çünkü eğitimlerinin hedefi millî bir eğitim değildir.”
|