Aslına bakarsanız ulus olma sürecinin yapı taşları durumundaki Atatürk devrimleri 1938’le birlikte durduruldu.
Devrimlerle amaç…
Batılı ülkelerin birkaç yüzyıla sığdırdıkları uluslaşma sürecinin çok kısa süre içinde gerçekleştirilmesiydi…
Olmadı
15 yıllık bir sürede gerçekleştirilen toplumun tasada, kıvançta, ekonomide, dilde birliğini sağlayacak ulus olma süreci o muhteşem 15 yılın sonunda bitirildi.
Özellikle 1950 den sonra ise gerileme süreci başladı…
O güne kadar ne yapıldıysa tam tersi yapıldı…
Adım adım ortak duygu meydana getirmeyi amaçlayan (daha doğrusu ulus bilinciyle donatılmış yurttaş) eğitim, giderek birlikten çıkarılarak toplumda farklı duygulardaki insanların yetiştirildiği bir hale dönüştürüldü…
Amaç
Ortak değerleri olan yurttaş değil de bazı siyasi ve dini görüşte insan yetiştirmekti…
Hem zaten eğitimde devlet tekelinin kırılması çabalarının da en önemli amacı buydu...
Sonraki yıllarda da hep gözledik Atatürk döneminde isimleri bile yasaklanan, ağalık şeyhlik vs. gibi ortaçağ kalıntısı kurumlar, onun ölümünden sonra adım adım canlandırıldı…
Baş tacı edildi…
Hatta o kadar ki meclise bile girdi…
Elbette geri gidiş bu kadarla yetinmedi…
Ulus kimliğinin yok edilip, toplumun emperyalistlerin isteği doğrultusunda etnik ve dini kimliklere ayrılabilmesi için, önce ulusal ekonominin yok edilmesi gerekiyordu.
Ve tabi ordunun da ulus kimliğine doğrudan yapılacak saldırılara karşı devre dışı bırakılması…
Çünkü bu durumu yaratmayı amaçlayanlar biliyorlardı ki toplumlar yoksullaştıkça dine daha çok sarılırlar…
Bu nedenle çok büyük kampanyalarla özelleştirmeler yapıldı…
Memleketin nesi var, nesi yoksa yabancılara yok pahasına satıldı…
Sonuçta ülke…
Ekonomisi yabancıların eline geçmiş, cari açığı korkutucu boyutlara ulaşmış…
Neredeyse sadece sıcak parayla günü geçirebilir hale geliyor…
İşsizliğin vardığı boyutlara hiç girmek istemiyorum, çünkü bu durumda zaten içinden çıkılamaz…
Anlayacağınız ekonomi elden gidince, devlet de sosyal görevlerini yapamaz hale geliyor…
Ne yoksula el uzatabiliyor…
Ne de felakete uğrayanların yardımına koşabiliyor…
Böyle olunca da
İş ister istemez gıda bankacılığı adı altında palazlandırılan çeşitli tarikat ve cemaatlere düşüyor…
Bu arada vatandaş da ister istemez yardım yapan tarikat ve cemaatlere göre parçalanıyor…
Kurulduğu yıllarda Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiydi…
Şimdi cemaat ve tarikatlar…
Farkı anladınız mı?
|