Geçtiğimiz Cumartesi günü Vahittin’i andık.
Vahittin Bozgeyik’i
Cumartesi günü O’nun eski dostlarından sevgili Fevzi Günenç’in hazırladığı anma programı, Gaziantep Kültür Sanat Edebiyat Derneği (GASED) salonunda düzenlendi.
Vahittin benim de arkadaşım, dostumdu.
Ancak o etkinlikte göremediğim ve onun arkadaşı olduğunu bildiğim dostlarına rastlayamamak üzdü beni.
Onun sağlığında birlikte rakı içenleri, birlikte şiir okuyanları, birlikte oyun oynayanları görememek gerçekte üzüntü verici.
Ne yaptık?
O’nu andık.
Ben onunla ilgili bir iki anımı anlattım.
Onu tanıyan birkaç arkadaş bir şeyler söylediler, onu tanımayanlar şiirlerinden okudular…
Böylece andık Vahittin’i.
Vahittin bir gönül adamıydı.
Güzel insandı.
Her şairin bir şeye takıldığı gibi o da yeşile takılmıştı.
Yeşil, onu yaşamı boyunca yalnız bırakmadı.
Yeşil neydi?
Bir göz müydü?
Bir mevsim miydi?
Bir yaşam biçimi miydi?
Ancak kendisi bilir.
Ama yeşili birçok dizesinde kullandı.
GASED’ deki anma töreni bittikten sonra, Fevzi Güneç’in evine gittik.
Ben, Fevzi ve Süleyman Kılıç
Sevgili Fevzi’nin bir botanik bahçesine dönüştürdüğü küçük odasında, iki kadeh rakı içerek Vahittin’i anmayı sürdürdük.
Yine onunla ilgili anılarımızı anlattık, yine onu andık.
Oysa onun, bizim kendisini andığımızdan haberi bile yoktu.
O’nu toprağa vereli kaç yıl oldu bilemiyorum, saymıyorum bile.
İlkin Şehir İş Hanının altında sonra Arıca Pasajının altında yaşadığımız güzel günler sanki dün gibi.
O’nun aramızdan ayrılışı 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl da olsa hiç önemli değil.
Biz üç kişi, Fevzi, Süleyman Kılıç ve ben, onu da masamızda sayarak bir süre sohbet ettik ve ayrıldık.
Pazar günü, oğulları Nurettin ve Turgut’un düzenlediği anma törenini mezarı başında sürdüreceğiz.
Ben bu yazımı cumartesi günü düzenlenen anmanın ardından yazdığım için, pazar günkü anmaya değinemiyorum.
Bir aksilik olmazsa, mezarı başındaki anmaya da katılacağım.
Onu da başka bir yazıya bırakıyorum.
Işıklar içinde yatsın…
|