Büyük tecimenler olan egemen güçler, Türkiye’yi 70 milyonluk bir pazar olarak görürken, bize düşen en birincil ödev, iç barışın sağlanması olmalıdır.
Zor da olsa iç barış sağlandıktan sonra herkes gerçeği daha iyi görecektir.
Kendi içimizde, bizzat iktidar eliyle oluşturulan ayrıştırma, kutuplaştırma, ötekileştirme sürerken, iç barış nasıl sağlanabilir?
Ya da sağlanabilir mi?
Bu ülkede yaşayan tüm insanların benliğine kavuşturulmasıyla iç barış sağlamada ilk adım atılabilir.
Bu benlik bulma, TRT şeş ile Alevilerin aşure gününe katılmakla, Sinop’lu Diyojen ile Romen Diyojen’i karıştırmakla, “Başın öne eğilmesin” şiirini gururla okuyup, şairinin adını bilmemekle veya bilmezden gelmekle olmuyor işte…
Kendi gücünün farkına varamayan basın (medya) , basın olmaktan çıkıp, güçlerin basını (medyası) olursa, günümüzde olduğu gibi halkın da kafası karışık olur.
Hele hele Başbakan’ın “gazete okumayın” çığlığı, bu kafa karışıklığını katmerlendirir.
Böyle bir ortamda olan bir ülkede iç barış sağlanabilir mi?
Kendi içinde barış sağlanamayan bir ülkenin, dış barış konusunda bir politikası olabilir mi?
Kavgalı ülkeler arasında aracılık, arabuluculuk yapabilir mi?
Siyasetin hukuksallaşmasını öteleyip, hukuku siyasallaştırmak isteyen bir anlayıştan, iç barışı sağlamak beklenebilir mi?
Devlet kurumlarını “yandaşlaştırmak” tan yarar sağlamaya çalışmak, ahlak aşınması değil midir?
Edebali’nin öğütlerinden nasibini almayan bir yönetim, iç barışı sağlamada başarılı olabilir mi?
Suyu olmaya bir köye çamaşır makinesi dağıtmanın ne anlama geldiğini kavraya bilir mi?
Böyle bir ülkede yaşayan yurttaşların kafası karışık olmaz mı?
Olur…
İyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı ayırt edemez hale gelmez mi?
“Hamdolsun demokrasisi” ile bir ülkede iç barış sağlanabilir mi?
Ve son söz olarak; 29 Mart yerel seçimleri ile, bu sorulara yanıtlar bulunabilir mi?
Çünkü; benim güzel insanım 29 Mart’ta yerel yöneticilerini seçecek…
Dilerim doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü ayırt etme yeteneğini yitirmemiştir.
Her şey, herkesin gözleri önünde gelişirken, benim güzel halkımın, salt 70 milyonluk bir pazar olmasının dışında bazı özelliklerinin de olduğunu kanıtlayacağı gündür 29 Mart…
Ayrıca 29 Mart, iç barış için de atılacak bir adımdır.
|