Çok yakın bir zamana kadar dost olduğumuz güney komşu Suriye ile aramızdaki vize uygulamasına son verilmişti.
Vizenin kalkmasıyla karşılıklı gidip gelmeler başladı.
Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa Suriyeli turistlerle dolup taşmaya başladı.
Bu illerde yaşayanların, Suriye’de yaşayanlarla akrabalık ilişkileri de olduğundan, karşılıklı gidip gelmeler hayli artmıştı.
Bu arada Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa’daki esnaf da halinden memnundu.
Çünkü ticari dolaşım artmış dolayısıyla ticari yaşama bir canlılık gelmişti.
O dönem, iki ülkenin liderleri, aileleriyle birlikte tatile bile çıkmışlardı.
Ne olduysa oldu, nasıl olduysa oldu, dostluk rüzgarları yön değiştirdi, 13 bin kilometre uzaktan esen ters bir rüzgar, bu iki dost ülkenin arasını bozdu.
Aniden düşman oluverdiler.
Benim cennet ülkemde hiç kargaşa, terör yokmuş gibi, her şeyimiz sütlimanmış gibi, yöneticilerimiz, Suriye’deki kargaşaya taktılar.
Bu ülkede olaylar başlayınca, 13 bin kilometreden esen rüzgarın da etkisiyle, “bu bizim iç meselemizdir” diye diplomatik(!) dil bile kullandılar.
Derken efendim, iki ülke arasında alışveriş için gidip gelen kalmadı.
Bunların yerini, ülkelerindeki kargaşadan kaçıp Türkiye’ye sığınan yoksul insanlar aldı.
Sayıları 25 bine yaklaşan bu yoksul sığınmacılar Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da kurulan çadırlara ve geçici baraka – konutlara yerleştirildiler.
Şimdi bu illerin ticaret odaları başkanları, esnaf odaları başkanları yakınmaya başladılar.
Vizenin karşılıklı kalkmasından, Suriyeli turistlerin gelmeye başlamasından önce, bu illerin ticari yaşamı yoktu sanki.
Tamam, Suriyeliler gelmeye başladıktan sonra alışveriş hareket kazandı ama bu gidiş gelişler kesilince de ticaret bitti mi?
Bu illerdeki esnaf, işadamları, işlerini Suriye’den gelenler için mi kurmuştu?
Bu işlerin kalıcı olmadığını bilmiyorlar mıydı?
Kimsenin yakınmaya hakkı yok.
Yaptığın işi, Suriye’den gelecek turiste göre kurarsan, dostluk bitince de kara kara düşünmeye başlarsın.
Yakınanlar da işte onlar…
Dostluğun birdenbire düşmanlığa dönüşebileceğini akıllarına getirmeyenler.
Devlet adamları arasındaki sahte dostluğu gerçek sananlar.
İşin hep böyle gidebileceğini düşünenler.
Bu işin hesabını kimden, kimlerden soracaklarını öğrenebildilerse, bu da bir kazanımdır.
Gerizi laf – ı güzaf.
Bakın küçük çatışmalar Kilis sınırında da başladı…
|