Dünya öyle bir gaz küpüne dönüştü ki neredeyse patlayacak duruma geldi.
Bu ihtiyar dünya da halinden pek memnun değil.
Nasıl memnun olsun?
Kazdıkça kazıyorlar, her yanı yara bere içinde…
Bakın, komşu ülkelerle sıfır sorun sularındayız(!)
İnanmıyorsanız, çevredeki komşu ülkelere bir bakın.
En uzun sınırımız olan Suriye’ye bakın.
Demokrasinin getirildiği iddia edilen Irak’a bakın.
Doğalgaz ticareti yaptığımız İran’a bakın.
Batıdaki komşu Yunanistan bakın, battım batıyorum diyor.
Yani bizi çepeçevre sarmalayan komşu ülkelerle sorun hamdolsun sıfır düzeyinde…
Siz bakmayın Suriye’ye cart curt etmemize.
Bu komşu ülkenin 25 bine yakın yurttaşını sınır kentlerimizde konuk ederek bağrımıza bastık.
Hem de dostluğumuzun nişanesi olarak…
Şaka bir yana, bunca kargaşaya karşın Suriye’yi halledemedik.
Bakın, ekranlara çıkarılan televizyon bülbülleri, konuyla ilgili ahkamlar kesiyorlar ki gülmemek elde değil.
Adam Antakya’yı, Kilis’i, Gaziantep’i, Şanlıurfa’yı hiç görmemiş.
Bölgenin coğrafyasından, sosyolojik yapısından haberi yok.
En çok konuşanlar da bu tipler.
Antakya denince künefe, Kilis denince kaçakçılık, Gaziantep denince baklava, Şanlıurfa denince isot geliyor aklına ve başlıyor konuşmaya.
Konuştukça açılıyor, açıldıkça konuşuyor.
Program arkadaşları da kendisinden pek farklı değil.
Bu televizyon bülbüllerini Suriye’ye yollasanız, o ülkede kargaşa biter, sorun kalmaz.
Bu muhterem bülbüller, neredeyse bizden biri oldu.
Hemen hemen her akşam bir televizyonda evlerimize konuk oluyorlar, gözümüzün içine baka baka bizi bize anlatmaya çalışıyorlar.
Hatta aynı gece değişik birkaç kanalda programlara katılıp bizi “irşad” ediyorlar.
Bu bülbüllerin en belirgin özellikleri, tüm konuşmalarında iktidardan yana tavır almaları.
İktidardakilerin her söylediklerine doğru demek ve bu söylemlerde bir hikmet aramak, her yaptığını alkışlamak…
Tersini yaptıkları takdirde, hiçbir televizyon ekranında ötemeyeceklerini biliyor bu bülbüller.
Komşularla sıfır sorunmuş, “yurtta barış cihanda barış”mış bunların umurunda bile değil.
Bunlar, ölü evine gidip ağlayan, düğün evine gidip oynayanlardan da değil.
Bunlar, ölü evine gidip oynarlar, düğün evine gidip ağlarlar.
Her konuda aykırı olmak için dünyaya geldiklerine inanırlar.
Her dönem güçlüden ve iktidardan yana tavır aldıkları için kendilerini de güçlü sanırlar ama kofturlar, eyyam dümbeleğidirler…
İnanmıyorsanız açın televizyonunuzu, kanal kanal dolaşın, birkaç kanalda mutlaka karşınıza çıkacaklardır.
Hadi bakalım, iyi eğlenceler…
|